Değerli gönüldaşlarım
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır demiş atalarımız.
İçinde bulunduğumuz zamanda muhtaç olduğumuz yegâne olgu sevgi ve gönül almadır. Onun için gittiğimiz her yere sevgiyi, kurduğumuz her cümleye sevgi dilini taşımamız şarttır. Bu konuda
Hz. Mevlana ‘âdeta şu hakikati yüzümüze vurulmuş şamar gibidir.
“Şunu iyi bil ki sen, Allah’ın nazargahı olan bir gönlü incitip kırarsan, Kâbe’ye yaya olarak da gitsen, kazandığın sevap, gönül kırmanın günahını telafi edemez."
Yine Hz. Mevlana gönül incitenleri şöyle ikaz eder:
"Hor bile olsa bir gönlü hakir tutma! O, horluğuyla yine de üstünler üstünüdür.
Yıkık gönül, Allah’ın nazar ettiği varlıktır. Onu yapan can, ne mübarektir. Kırılmış, iki yüz parça olmuş bir gönlü tamir etmek, Allah katında birçok hayır-hasenattan yeğdir…"
Ölçüyü buradan alacak olursak gönül yapmak kâbeyi onarmaktan daha önemli değil midir dinimizde.?
Saygılarımla.
GÖNÜLLERİN İZİNDE
Karanlık geceye sızan mumumla,
Işık saçsam Gönül'lerin izinde.
Gönül ummanında yüzen gemimle,
Yelken açsam Gönül'lerin izinde.
Arşa çıksam Turnalarla yarışsam,
Yarenlerin meclisine erişsem,
Dere olup nehirlere karışsam,
Coşup taşsam Gönül'lerin izinde.
Dost Köşk'ünün duvarına taş olsam,
Sürme olsam göz üstüne kaş olsam,
Kanatlansam Sema'larda kuş olsam,
Engin uçsam Gönül'lerin izinde.
Gazi gitsem gönüllere akarak,
Mor dağların zirvesine çıkarak,
Lale sümbül kokusunu çekerek,
Konup göçsem Gönül'lerin izinde.