Değerli gönüldaşlarım
Zaman zaman gençlik nereye gidiyor türünden yakınmalarınız oluyor.
Evet doğru.
Gençtir kanı kaynıyor zaman zaman davranış bozukluğu görmemiz gayet normal.
Gençlik derken herhâlde kastettiğimiz yirmi beş yaş altı.
Kimimiz Z kuşağı, kimimiz zibidi kuşak, kimimizde geleceğimizi emanet edebileceğimiz donanımlı aydın kuşak.
Ben üçüncü aydın donanımlı olduklarına inananlardanım.
Biz yetişkinler gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuna bir empati yapalım.
Ülkenin başını belaya sokan olayların baş Aktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar gençler mi ergenler mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancımızı ve değerlerimizi al aşağı edenler kaç yaşında?
Televizyonlarda bel üstü ahlakımızı yozlaştıran dizileri yapan yapımcılar kaç doğumlu?
Akşam olunca heyecanla kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran biz ergenler değil mi?
Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları yazdıran bizler değil miyiz?
Maalesef evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine biz ergenler.
O halde bizler bu ülkenin bu günü olarak yaşadığımız bu gününü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini ihale ettiğimiz gençliğe kuşkulu yaklaşmamız haksızlık değil mi?
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsetmek kimi kandırmak olur acaba bizce?
Biz yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini beklememiz bulanık suda balık avlamak değil mi?
Sinema dünyasına şöyle bir bakalım son iki yılda kültürümüze uygun kaç tane Türk filmi çekilmiş ve bunlardan kaç tanesi Osmanlıyı anlatıyor?
Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış kitap var acaba?
Bu durumda biz dedelerimizin emanetine sahip çıksaydık, yarınları gençlerimize gözümüz akada kalmadan emanet edemezmiydik.
Ama şu durumda bırakacağımız mirası emanet alacak gençlik aldığı yerden devam ettirebilecek mi?
Neşteri kendimize vuracak olursak ;
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremememiz geldiğimiz noktanın iflası değil mi sizce.
Bütün bunlara rağmen yine de genlikten ümitliyim ve gençliğe güveniyorum.
Saygılarımla