Değerli Gönüldaşlarım;
Hıdırellez’in aslı nedir şöyle bir hafızamızı tazeleyelim.
Hızır ve İlyas, Hükümdarın ordusundaki iki askerdir. Hükümdar bir gün ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) aramaya çıkarlar. Yolculukta, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrılırlar. Bir subaşında durup, yemek için kurutulmuş balık çıkarırlar. Tam bu esnada deniz suyu balığa sıçrar, balık canlanır ve suya atlar. Böylece Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar. Bu sırada bir melek gelir. Hızır ve İlyas'ın kıyamete kadar yaşayacaklarını, fakat Hızır'ın karada, İlyas'ın denizde ihtiyacı olanlara yardım edeceklerini bildirir. Hıdrellez günü yani 6 Mayıs'ta Hızır ve İlyas'ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Halk inanışına göre 6 Mayıs'ın yağmurlu geçmesi, Hızır ve İlyas'ın buluştuklarında sevinçlerinden ağlamalarının ve bulutların da onlara katılmalarının bir ispatıdır.
Bu inançtan yola çıkarak Afyonda Hıdırellez nasıl kutlanır. 1981 yılından beri Fransa’da yaşayan bir kardeşiniz olarak Hıdırellez deyince 80li yılların kutlamaları kalmıştır hep aklımda ve o zamanı hatırlarım hep.
O zamanlar adıyla Özdeşleşen hıdırlığa, kaleye veya kırlara çıkılır Allah ne verdiyse sofralar yayılır sabahtan gün batımına kadar çeşitli eğlencelerle Hıdırellez kutlamaya devam edilirdi. O zaman ki AFYON bir başka güzeldi. Kaledeki KIZLAR KULESİ’ İNDE evlenecek kızlar, AH VAHTIM VAH VAHTIM benim evlenecek vahtım diye bağırırlar ve ardından Dilek tutarak bez bağlarlardı.
Ve hiç unutamadığım Örnek evler mahallesinde erguvanların rengârenk çiçeklerle bahara kattığı güzellikler marulcu mahallesindeki evin çatısındaki LEYLEK yuvaları, Olucak çeşmesinden içmek için bin zahmet ile kalenin eteğine su getirmeğe çalışan kızlar hangi birini anlatayım o zamanlar AFYON başka bir güzeldi.
Şimdi yaşadığımız ve adına bilgi çağı dediğimiz İNTERNET bütün güzellikleri de beraberinde yozlaştırdı galiba.
Bu yıl üzerine birde korona ve Ramazan eklenince HIDIRELLEZ biraz daha buruk geçeceğe benziyor. Olsun inşallah nicelerini kutlayacağımız günlere diyelim.
O zamanı anlatan şiirimi belki size eksik bıraktığım şeyleri fısıldar.
Saygılarımla.
AFYON’DA BAHAR
Kış tükenmiş bahar gelmiş Afyonda
Baharlar bir başka yazlar bir başka
Tüter lale sümbül Erkmen boyunda
Dereler bir başka öz’ler bir başka
****
Hıdırlıkta kardelenler açınca
Taşpınarda kelebekler uçunca
Marulcuya leylekleri göçünce
Ötüşler bir başka giz’ler bir başka
****
Kale’nden mest olur seyrine doyan
El açsa rabbime ne olmaz ayan
Kızlar kulesinde ah bahtım diyen
Güzeller bir başka, kızlar bir başka
****
Örnek evlerinde Erguvanın hoş
Olucak’tan içip kurarım bir düş
Çavuşbaş’a tırman yollarında coş
Yokuşlar bir başka düzler bir başka
****
Gazi Gurbet ele bahar gelmiyor
Kararmış Simalar yüzler gülmüyor
Bonjur desem, selamımı almıyor
Suretler bir başka yüzler bir başka.