Cumhuriyet İlkokulunda öğrenciyim. Alman harbi yokluk dönemleri; öğrenci kıyafeti bir önlük veya annemizin ördüğü hırka ve pantolon, cepler düğmeli, fermuar, çanta yok. Bir bez torba askılı idi.
Bir gün, yakınımızın oğlu, cebinde iki lirayla geldi. Sağa sola cebimde para var sakın almayın ha! defter kalem alacağım der. Akşam dönüşü bakıyor cepte para yok. Çalınmış kime ne desin? Bir arkadaşımın ağız mızıkası vardı kendisinden bir gün üfleyeyim diye aldım. Mızıka'da ayaklandı. Yok oldu. Yenisini alıp vereyim desen, her yerde satılmaz. İstanbul'dan alınır. Hediye olarak getirilir.
Bu iki olayı unutmam.Tedbirli olmayı yeğlerim. Daha sonra aldatılmadım mı? Aldatıldım.. Dolandırılmadım desem yalan olur. Evimizin bahçesinde beslediğimiz Hindiyi bile çaldırdık. Her olaydan dersler aldım.
Büyüklerimiz eşeğini sıkı bağla derlerdi. Bu sözü de unutmam. Hayvanlar bir yemliğe veya bir ağaca sade boynundan değil ayağından da bağlanır. Hayvan asılınca boynundaki ipi koparır. Ayak bağı ise, kaçmasını önler.. Hele zincir olursa! kaçamaz çalınamaz.
Çocukluğumuzda (Mandıra için) yazları Balmahmut ve sinir köyüne gittiğimizde, görürdüm. Avluya bağlı bir büyük dış kapı olurdu. Kapıyı açtığınızda asılı büyük bir çan sallanır ses verir giren çıkan belli olurdu. Boynuzlu hayvanlar salıverilmezdi. Merak bu ya! bir sefer, öküzün sırtına bindim akarı geçeceğim imbal dürtüyorum, değnek vuruyorum. Öküz akara girmiyor iyice zorlayınca, öküz hopladı beni sırtından yere attı. Sinanpaşa'da ata bindirdiler. O da hüner istiyor gem olmasa kendini yerde bulursun. En kolayı mazlum uslu eşeğe binmek.
Su uyur düşman uyumaz derler. Günümüz de hayvan hırsızları, dolandırıcılar yok mu? Onlar insanların uyumasını, uyutulmasını bekler. Uykuya dalın. Neyiniz varsa, o gün elinizden çıktığını görürsünüz. Tedbirini alacaksın. Takdir Allah'ın. Bunu unutmayalım .