Aziz Mahmut Hüdai 1541 – 1628 yıllarında Bursa ve İstanbulda yaşamış, bir EREN kişi Anadolu'nun büyük Evliyalarından Sultan Ahmet hocasını ziyaret etmek ister. Üsküdar'da atı ile giderken, Hüdaiyi gezinir, görür. Hemen atından iner, elini öper onu bindirir. Böyle giderken M.Hüdai, dünyayı titreten koca bir padişahın arkasından yürümesine razı olmaz.
''Sultanım sırf hocam Üftade hazretlerinin duası yerine gelsin diye atınıza bindim. Çünkü O benim için padişahlar (rikabında) eşiğinde yürüsün diye dua etmişti'' der. Atından iner. Ahmet Han'ı bindirir.
Sultan Ahmet yaptırdığı, muhteşem Caminin temelini amele gibi çalışarak birlikte atar. Açılışında da duasını alır. Bir müddet kadılık yapan Hüdai daha yararlı olurum diye Medrese de dersler verir. Hanımı şikayetçidir. Hamile ve doğum yapacak masraf için para gerek! Hüdai hazretleri ''Dur hanım der. Allah bizi görür.bir nasip gelir' Bu sırada kapı çalınır. Sultan Ahmet adamıyla bir kese altın göndermiştir.
Sultan Ahmed'in şu beyitleri söylediği bildirilir.
''Varlığımı Hak'ka verdim. Artık olan kalmadı
Hepsinden el çekip, yeter iki cihanım kalmadı
Çünkü Allah'ın hoşluğu erişti. Çekti beni kendine
Açıldı gönül gözüm, başka varlığım kalmadı
---------------------------------------------------
Evliya'nın himmeti, hikmeti yaktı beni, kül etti
Gönlüm şen, sefa buldum.İki cihanım kalmadı
Ahmedi der ''Ey Yaratan sana şükrüm çoktur
Övgüler sana, Hak'ka aşktan başka varlığım kalmadı
---------------------------------------------------
Sormadan söyleyeyim gönül dostlarım;
Böyle insanlar, Dünyamızda kalmadı