Afyon hacı yahya mahallesinden, Hasan oğlu, Süleyman
İlim adamı ve kitapçıymış. Aile ot pazarılar diye anılır.
Ailesi kalabalıktır.Geçim sıkıntısını, Şirvanlı zade
Mehmet Rüştü paşaya şöyle anlatır.
-----------------------
Su be su gibi, taştan taşa çarpmakta felek
Tek bin defa işledi . Sitem ateşi canıma dek
Tat alıp gitti. Başkası gölgesinde Afganlı ve kürd
Gözetildi her biri bir şekilde, kalmadı züğürt
Karabahtlı gibi. kara büküldüm kaldım
Hem de bedbaht giysim, sokuldum kaldım
Kalbimde ukde çaresiz, hiç düzelmedi. Ha'lim
Çürüdü. susuz kuyuda bedenim yok başka yerim
Onar derler. Sebze meyve ile dil beresi
Yaramaz faydası yok. Mide sağlığına yaban teresi
Şefkatini canıma açmıştır. Umut penceresi
Ayak altında bırakma ey cömertlik köşesi
--------------------------------
Demek eskiden de varmış. Sıkıntı virüsü
Şiirle duyurulmuş. Bir hocanın gür sesi
-------------------------------
Bir koşmasıyla bitsin . şiir penceresi
-------------
Ey garip bülbül, yerin yurdun nerededir
Bir haber ver gönül bahçen nerededir
Sen buralarda kimseye yar olmadın
Elbet var. Senin de ya'rin nerededir
-------
Bir dostun ahbabın yok. Neden hayrettesin
Rahatını bırakmış. yalnız gezmektesin
Gece gündüz durmayıp, zahmettesin
Ya senin gecen gündüzün nerededir
--------
Arttı ,Günden güne ağlayışın senin
A'det oldu. figan ve yakarışın senin
Aşk içinde üstadın kimdir senin
Bu senin sabır ve kararın nerededir
--------
Gökte uçar iken yere indirdiler
Çaresi yok, kendilerine bağladılar
Doğumunda adın, Niyazi dediler
Şu eski itibarın nerededir?
---------
Şair anne karnında daha rahatmış. oysa
Torunu, Nihat Kitapçının dört kızı Rasime
Aymelek, Mehlika, Nigan çoluk çocuğa karıştılar