Kalenin eteğinde, bir kilisenin kalıntılarını hatırlıyorum. Şimdi de belki bir iki duvarı duruyordur. Namık Kemal ilkokulunun olduğu yerde ise protestan (halk portesten der) kilisesi vardı. Okul ihtiyacı nedeni ile kalan kısımlar yıkıldı. Yeni okul yapıldı. Namık Kemal ilkokulu, Yeni Cami yanında idi, hatta orada Sandıklı öğrenci yurdu vardı.
Kurtuluş Savaşı öncesi, Ermeniler varmış. Doğudan ticaret imalat vs. nedeniyle 15 ailenin gelip yerleştiği anlatılırdı. Zafer öncesinde kaçmışlar.
Sabri Özsoy Amca, bir anısını paylaştı. Ellili yıllar arkadaşı Alimoğlu ile özel arabalarıyla Hacca giderler. Tabiatıyla Suriye, Ürdün yoluyla. Şam’da mola verirler. O günlerde Şam güneyin İstanbul’u gibi, iş ticaret merkezi.
Emevi Camisi, şehitlikler ziyaret edilir. Kapalı çarşısında mücevherciler vardır. Ben de ilk Hac yolculuğunda gezmiştim. Hacılar inci sormak için bir dükkana girerler. Bakarlar ki Tüccar Türkçe konuşuyor. Merakla sorar nerelisiniz diye. Yakın davranır, Afyonluyuz deyince, samimiyet ilerler. Yardımcı olmak, konuk etmek ister. Ayrılırlar. Ertesi gün Ermeni sarraf, bizim Hacıları arar. Davet eder. Bizimkiler gitmek istemez. Ermeni zulmünü bilirler. Duymuşlardır. Adam yalvarır yakarır. Aman der: “Annem de Afyonlu, sizi o istiyor. Kendisi yaşlı son isteğidir. Elinizi ayağınızı öpeyim ne olur, kırmayın beni”
Hacılar çekinerek, Ermeni evine giderler. Yaşlı bir kadın, çenesinde kıllar, yüzü buruşmuş. Hacılara sarılır öper. Sorar, hangi mahalledensiniz, kimsiniz? Anlatırlar, Hacı Hakkı’nın oğluyum. Akmescit Mahallesinden vs. Kadın gözyaşları içinde; Türbe duruyor mu? Canbaba çeşmesi akıyor mu? Kar yağıyor mu? Komşular nasıl? Sohbet uzar. Sabri Amca merak eder; Bu kadar Afyon’u bizi seviyordunuz niye ayrılıp buralara geldiniz? Yaşlı kadın, sormayın yüreğim acılı. Bu yeni yetmeleri görüyor musun? Afyon’un ikinci işgalinde; komşularımıza etmedikleri eziyet kalmadı. Hakaretle komşular evlerinden çıkamaz oldu. Yunan kaçarken biz de soluğu İzmir’de aldık. Ben kalacaktım bırakmadılar. Komşularım Mollaoğlu, Serdaroğlu, Merdivenciler selam edin.
Haklarınızı helal edin. Komşularımız yortu’da bize çörek yaparlardı. Biz de Ramazan’da Tarhana çorbası, pilav, börek, bükme gönderirdik. O günleri arıyorum. O insanları seviyorum.
Ah bu gençler, ah bu gençler. Hem bize, hem kendilerine hayatı zehir ettiler.
B.M. Meclisinde; Ermeni vekil zulümden bahsedince bunları hatırladım. Evet zulüm var. Ama Türkler’den değil. Ermenilerden, dedelerimize, ninelerimize zulüm var. Yoksa Ermeniler niye kaçsınlar.