Yazar çizer takımı, eskiden de böyle imiş. Tenkit eder. Atar tutar. Bazen ileri gider ders verir. Hakaret eder. Bazen sevilir. Bazen okkanın altına gider. Yağcılar dersen onlar, işini bilir.
Bazı ahbap olanlar, dost edinir. Geceleri sohbet eder. Ya da söz yarışı eder.
Merhumlar, Orhan Veli ile Said Faik Abasıyanık, fi tarihinde iki meşhur yazar. Gündüz yazar. Akşam oldu mu, bir araya gelir iki tek atarlar. Anlayacağınız içerler. Çem çerez sohbet başlar. (Gazete yazarlarından zengin olanı görülmez ya!.)
Aralarında anlaşma yaparlar. Cumhuriyet gazetesinde çıkan bulmacayı, çabuk çözemeyen rakı çerez parasını ödesin. Bir iki derken bir hafta hep Orhan Veli Bulmacaların karşılığını bulur döktürür. Sait Faik Kardeşim der hep ben kaybediyorum. Bu nasıl iştir? Orhan Veli sen biraz ders çalış. Kültürünü artır der. Kültür ise kültür, bilgi ise bilgi. Biri diğerinden farklı değiller ya! Said Faik (Bir şeyler oluyor) der. Hani İstanbul belediye seçimlerinde böyle demişlerdi ya! demek o zamandan kalmış bir söz.
Orhan Veli bakmış sohbet bozuluyor. Yahu demiş yazılarda ki ifadelere dikkat etmedin mi? Bulmacayı Gazeteye ben yazıyorum. Bir kahkaha!. Bazen bizim Gazetede de olur şunu bugün koy derim. Yarına koyalım, yer dolu derler. Haber çok mu dersin yok derler. Hemen anlarım patronun bir teşekkürü ya da o gün yazılmasını istediği haber veya yazı vardır. Tabii bizim yazı sığmaz. Böyle şeyler oluyor bazen,!