Kıymetli okuyucularım. İki cihan serveri; güzellik, doğruluk, adalet ve sevgi timsali Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v)in dünyaya teşrifleri münasebetiyle Osmanlı’dan günümüze kadar, değişik adlarla belirlenen gün ve haftalarda kutlamalar düzenlenmiştir. Bu adlandırılmaların ve düzenlenmelerin bazıları tartışmalara konu olmuştur. Bu tartışmalara girmeden yazımızda, 17 Ekim 2021 Pazar günü idrak edeceğimiz “Mevlid Kandili”nin de içinde yer aldığı “Mevlid-i Nebi Haftası” münasebetiyle, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v.)’in dünyaya teşrifleri üzerine yazılan “Mevlid” türü üzerinde kısaca durup Afyonkarahisar’da tespit ederek ilim âlemine tanıttığımız üç “Mevlid”den söz edeceğim.
Atalarımızın kurduğu övüncümüz Osmanlı Devleti’nin her türlü değeri gibi bizi anlatan ve bizim olan; anlamları yazıldığı zamanda bilinen ve eserlerde kullanılan kelimelerin, cehaletimizden dolayı bugün anlamları bilinmediği için haksız yere toplumdan uzak olarak eleştirilen Eski Türk edebiyatımızda Allah’ın varlığı ve birliği üzerine yazılan “tevhid”; Allah’a yakarışı, kulun aczini ve günahkar oluşunu dile getiren “münacat”; Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v)i övmek, ona duyulan saygıyı ve sevgiyi dile getirmek için yazılan “naat; Peygamber Efendimizin “miraç” mucizesini anlatan “Miraciye” gibi dini türlerden biri de “Mevlid”dir.
Arapça “v l d” kök harflerinden türeyen “Mevlid”, doğma, insanın doğduğu yer ve doğma zaman anlamlarına gelir. Edebiyatımızda tür olarak Hz. Peygamber'in doğum zamanını, bu esnada meydana gelen olayları, “Mirâc”ı ve Peygamberimizin vefâtını anlatan eserlerin ortak adıdır. Bu eserlerde Peygamber Efendimizin doğumu, savaşları, mucizeleri, ahlakı, vefatı gibi hayatının çeşitli evreleri hakkında bilgiler bulmak mümkündür. Edebiyatımızda pek çok şair tarafından mevlit yazılmış olmakla birlikte Müslüman Türk toplumunca büyük bir kabul gören; çeşitli vesilelerle okunan ve dinlenen mevlit, Süleyman Çelebi'nin Eski Anadolu Türkçesi ve mesnevi nazım şekliyle yazdığı Vesiletü'n-Necât adlı eseridir. Kütüphanelerde ve şahıs ellerinde sayılamayacak kadar yazma nüshası bulunan; Arapça, Çerkesçe, Rumca, Tatarca, Sevahilice, Almanca, İngilizce, Arnavutça gibi dillere çevrilen bu mevlit edebiyatımızda ne ilk ne de sondur. Türk edebiyatında;
“Allâh adın zikr idelüm evvelâ
Vâcib oldur cümle işde her kula
Allâh adın her kim ol evvel ana
Her işi âsân ider Allâh ana”
beyitleriyle başlayan Süleyman Çelebi mevlidinden başka yazılmış mevlitlerden üçü, tarihi ve kültürü kadar zenginliğe sahip Afyonarahisar edebiyatı ile bağlantılıdır.
Bu üç mevlitten biri, Âkif adındaki bir şaire ait olup, bazı bölgelerde “Kadınlar Mevlidi” olarak tanınmıştır. Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesinde bulunan elyazması eserler üzerine yaptığım çalışmalar sırasında, 18316 numarayla kayıtlı yazma eser içinde bulduğum mevlidin metnini, konu üzerinde çalışıma yapmakta olan hocama göndermiş ve eserin yayımlanıp tanınmasına küçük bir katkı sağlamıştım (Prof. Dr. Abdulkerim Abdülkadiroğlu'nun, “Âkif Mevlidi Yahut Kadınlar Mevlidi”, G.Ü. Gazi Eğitim Fak. Dergisi Dr. Himmet Biray Özel Sayısı, Ankara 1999, s. 404-437).
Afyonkarahisar'da tespit edip tanınmasına vesile olduğumuz ikinci mevlit, Karaçay Türkçesi ile yazılmış bir eser olup Arap harfli el yazma iki nüshasını Yüksek Lisans öğrencim ve aile dostumuz Vedat Balkan sayesinde tanıdım. İzmir Çeşme’de Uluslararası bir kurultayda sunduğum bildiri ile ilim âlemine tanıttığım (“Kâzim Meçi’nin Karaçay Türkçesi Mevlidi’nin Nüshaları”, I. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı (9-15 Nisan 2006)-Bildiriler-, C. IV, Ege Ü. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2007, s. 1767-1781) Kâzim Meçi Mevlidi, Türk edebiyatı tarihine kitap olarak da kazandırılmıştır (Mehmet Sarı-Vedat Balkan, Kazim Meçi’nin Karaçay Türkçesi Mevlidi, AKÜ Yayınları, Afyonkarahisar, 2009). “Muhammad Faygambarnı Tuvganı” (Muhammet Peygamberin Doğumu), “Faygambarnı Kökge Çıkgan Haparı” (Peygamberin Güğe Çıktığı Haberi) ve “Paygambarnı Ölgeni” (Peygamberin Ölümü) başlıklı üç ana bölümü bulunan Kâzim Meçi Mevlidi şöyle başlar:
“Busliymanla aytayım mavlütha tıngılagız,
Faygambarnı haparın başdan-ayak angılagız.
Allın başlab aytayım bolumunu al burun,
Halkdan alga caratdı faygambar bolluk nurun”
Afyonkarahisar’da tespit ettiğimiz üçüncü mevlit, Afyonkarahisar’da “şair ailesi” olarak tanınan aileden Çizmecizâde Ahmed Vehbi’nin mevlididir. Arap harfli elyazması nüshasının Afyonkarahisar Müftülük Kütüphanesi'nde yer aldığını, Yüksek Lisans öğrencim ve aile dostumuz Yusuf İlgar sayesinde öğrendim. V. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu’nda (“Çizmecizâde Vehbî ve Mevlidi”, V. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri-13-14 Nisan 2000-, Afyonkarahisar, 2000, s. 434-449) tanıttığım mevlidin metnini Süleyman Çelebi Mevlidi ile karşılaştırarak, şairin hayatı ve eserleri üzerinde durarak uluslararası hakemli bir dergide yayımlayıp ilim âlemine duyurmuş oldum (“Ahmed Vehbî’nin Ayasofya’da Okunan Mevlidi”, Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi-Journal of Academic Language and Literature- Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 2, Ağustos/August 2021, s/p. 970-1000).
Bu vesileyle “Mevlid Kandili”nizi tebrik eder; dualarınızın ve sağlığınızın bereketli olmasını dilerim. Yazımız münasebetiyle adı geçen büyüklerimizden Hakk’a yürüyenleri rahmetle yâd eder; Peygamber Efendimizin şefaatine mazhar olmalarını Yüce Rabb’imden niyaz ederim.