SİYASETİN ESKİ KULAĞI KESİKLERİ!
Yeni bir siyasi dönem başladı sayılır!
Daha görmedik, sizde görmediniz.
Ama kafalarda yazılı, değil mi?
Çünkü referandum sonuçları belli!
Öylesiyle veya böylesiyle!
Merak edenler de hele biraz beklesinler bakalım.
Biraz sabır!
Önce birkaç kararname çıkacak!
Sonra yargı ve hukuk dizayn edilecek!
Peşinden de başkanlık sistemiiii!
İşte bu!
Ama nasıl bir başkanlık sistemi?
Partili başkanlık, Başkanlık, yarı başkanlık, eyaletler, kantonlar falan, önce bunu bir görelim ve bilelim bakalım.
Çünkü bunun adı daha siyasi literatürde yerini almadı!
Sonra iç istekli mi, yoksa dış destekli mi?
Sistem tamam ama acep nasılı?
Hele bir görelim diyelim.
Bu da şimdilik biraz bekleyedursun bakalım.
***
Gelelim, yeni/yeni kendini her şeyin üzerinde gören kişilerin alternatif adaylık konusunda durmayan/susmayan beyanatlarına!
Vay efendim kim olacakmış da, kim ve nasıl olmalıymış da?
Nasıl durmalı, nasıl bakmalıymış da?
Falanmış da, filanmış da!
Of be!
Yeter be!
Ne biliyorlar ama?
Ne hırslılar ama?
Ne egoları varmış ama?
Hayret doğrusu!
Sanki onlardan başka siyaseti ve siyasi geleceği bilen, anlatan/anlatacak olan yok!
Hele biraz geçiniz, geçiniz de, biraz da susunuz bakalım.
Ne demiş merhum Sayın İsmet İnönü zamanın berrinde ve tam da yerinde?
“Dünya yıkılır, yeniden kurulur, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bunun içinde yerini alır”!
Ne güzel ve tam yerinde bir söylem değil mi?
Geçmişi bir düşünün bakalım!
15 Türk devletinin adının yalnızca tarih sayfalarında kalışını bir anımsayın bakalım.
Ama biraz durup da dinlemesini ve kulak vermesini de bilin bakalım.
Çünkü bu olay ondan daha basit!
Bu ülkede ne vatanseverler var?
Ne cevahirler, ne bilgi/birikim sahibi, ne liyakat sahibi gençler var, bayanlar/baylar var!
Hele bir durun bakalım.
Doğmadık çocuğa hemen don biçmeyin.
Yaşınız gelmiş 80’e, genç nedir, gelecek nedir bilmezsiniz, boyuna atar/tutarsınız, yettiniz be!
Hele Sayın Baykal!
Aynı, “ horoz ölür gözü çöplükte kalır” misali!
Hangi hakla ve hangi bakışla ikide bir çıkış yapıp milleti hiçe sayıyorsun ki?
Kafanda kim bilir hangi beklentili politikaların ve projelerin var?
Lütfen dur, yeter artık!!!!!
Seni hem içerde, hem dışarıda herkes biliyor!
Kendini demokrat ve insan haklarına sadık biri falan mı görüyorsun da bu millete ders veriyorsun?
Yok öyle yağma?
Parti içinde yaptıklarını ne çabuk unuttun?
Afyon ili gibi 35 ili bir kerede siyaset dışına keyfince itiverdin.
İlimizde açtığın bu yara daha kapanmış bile değil.
Bazı ilçelerde bu yüzden yerel seçimleri bile/bile kaybettik.
Ama bunlar senin umurunda mı?
Nerdeeen?
Koltuğunu korumak için; demokrasiymiş, insan haklarıymış, düşünce ve söylem özgürlüğüymüş, seçme/seçilme haklarıymış nedir bilmeden her kesin boynunu bir cellat gibi koparıp kenara koyuverdin!
Unuttun mu bu yaptıklarını?
Bizim sana gücümüz yetmedi ama o İlahi güç de senin hakkından geldi.
Sus gali, yeter artık!
***
Bu referandum da çıkan oylarını gördük.
Referandum çalışmalarında, “hayır oyu” adına meydanlarda koşturan, emek veren, alın teri dökenleri de gördük.
Ülkesi ve geleceği adına, “evet” oyunu uygun bulmayan, her türlü yaş ve görüşe sahip insanları da gördük!
Bunların tekrar desteğini alabilmek ve birlikteliğini sağlayabilmek için nasıl bir başkan adayı çıkması konusunda bu millet bunu başaramaz mı zannediyorsunuz?
Hiç merak etmeyin, onlar yerini/yollunu bulurlar, yeter ki insanlar özverili olsun.
Çünkü bu bir vatan/millet meselesi!
Çocuklarımızın, torunlarımızın ve ülkemizin geleceğinin meselesi!
Bu işin ötesi olmaz. Allah korusun!
Zaten direten ve sıfat kullanan bazı çıkarcı aday olma düşkünleri de burada kendilerine zemin bulamazlar.
Burada parti mevhumunu ön plana çıkarmak da bir şey kazandırmaz!
Ama başkanlık seçiminin birinci turunda her parti adayını çıkarabilir, buna da saygı duyulur.
Fakat ikinci tur, işte önem arz eden yer burasıdır.
Burada olan beklenti, sahip olunan siyasi partiler adına değil, vatan/millet adına tek bir aday bulunup çıkarılmalıdır.
Ülkesi ve geleceği adına her kesimi kucaklayan, her kese, fikirlere önem veren/saygı duyan bir aday!
Öyle değil mi?
Çıkan oylar bunu göstermiyor mu?
Bu, bu kadar mı zor?
Lütfen kenarda durun ve izleyin.
Size gelip fikir soracak olanlar olursa, o zaman fikrinizi söyleyin ve ombudsmanlığınızı yapın, saygınlığınızı da lütfen kaybetmeyin.
Vatandaşı da fazla üzmeyin ve kızdırmayın.
***
Şimdi yeni yasalar, yani adı tam resmi olarak literatüre geçmemiş bu başkanlık sisteminin çıkaracağı yasalar var, kararnameler var!
Başta seçim yasası!
Nasıl bir yasa?
Mevcut sisteme göre bir seçim yasası mı, dar bölge sistemine göre bir yasa mı, yoksa daha değişik bir stil yasa mı, hele bir görelim?
Sonra siyasi partiler yasası!
Bu sistemde kaç parti olacak, baraj sistemi ne olacak, kalkacak mı, kalkmayacak mı onu da bir görelim?
Ayrıca tekrar vurgulayarak ifade ediyorum ki; Türkiye’de şu anda kurulu olan bütün partiler bu sistem içersinde zor durumda kalmışlardır.
Tek başlarına artık hiçbir şey yapamazlar, hele bu sistem içerside bir de baraj sistemi ilginç bir oranda olursa!
Yapacakları tek girişim; şayet anlaşırlarsa, anlaşma olmazsa bu iş de zaten olmaz, ancak bir parti önderliğinde veya bir “siyasi plâtform” oluşturarak onun içinde seçimlere girebilme olanağını sağlamak iddialı olur.
Tabii ki ikinci turda!
Bu çıkan %48, 64 lük oy, hiçbir siyasi partiye veya bir kuruluşa ait olmadığı gibi, bunu da hiç kimse sahiplenerek kendine pay çıkarma gibi bir duruşla yol haritası çizmesin!
Ya-nı-lır.
Burada oluşturulacak olan siyasi plâtform çok önemlidir.
CHP, MHP muhalif kesimi, DYP, Saadet Partisi, Vatan partisi, DSP ve HDP ülke çıkarları adına taraf olarak bir araya gelmek zorundadırlar. (unuttuğum varsa onlar da dâhil olmak üzere).
Burada, seçim zamanı siyasi partilere verilecek olan parlamenter sayısı da hiç önem arz etmez, önemli olan plâtformun başarısıdır.
Ayrıca meclis zaten formalite olacaktır.
Yoksa sitti sene bu devlet, bu bakış altında yönetilir ki gelecek nasıl olacak diye bir yorum yapmak bile her babayiğidin işi olmayacaktır.
Bu arada, ayrıca birçok değerli siyasetçi de dışarıda kalacak ama bunların dışarıda kalmalarına da izin verilmemelidir.
Yeni bir oluşum için önerim; bütün partilerin içinde bulunduğu yeni bir “Ulusal birlik plâtformu” veya bir parti içersinde anlaşarak tek vücut halinde hareket edilmesidir.
Tabii ki yeni bir tüzük ve yeni bir program altında!
Ayrıca şayet oluşacak olursa, bu yeni oluşum içersinde, siyasi partiler tarafından adeta ötelenmiş olan emek kesimine de yer verilmesi şarttır.
Meritokrasi dediğimiz yapıya saygı duyarız!
Bunu da zaten Anayasa altını çizerek belirlemiştir.
Ama emek ve emekçiler asla dışlanamaz!
Bu da yoksa yapacağınız her nevi politika, size havanda su dövdürecektir, bunu bilesiniz.