Sakın yanlış anlamayın lütfen!
Başlık yazımızda şişler derken; şişe dizilen etleri değil, burada ucu sivri olup batanlar anlamında kullanılmıştır!
Hoş, burada ne demek istediğimizi arif olanlar zaten anlamıştır da...
Konunun gelişi işte!
Dün yolda giderken, tanıdığım ama pek fazla da samimi olmadığım bir kişi önüme geçerek, “ sana bazı notlar aldım. Bak oku ve işine geliyorsa lütfen yaz…
Yaz da, okuyan okusun, okumayan da duysun”!
“Bu notların hepsi de, halk tarafından, vatandaşlar tarafından konuşulan ama dertlerini de bir türlü söyleyemeyen insanlarımıza aittir, yani vatandaşlarımızın sesi ve serzenişidir” dedi.
Vay canına!
Şaşırmıştım ama belli de etmemeye çalıştım.
Güldüm.
Eh, bizde bir söz vardır ya hani?
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” diye…
Her hal bunun içindir diye düşündüm.
Vatandaşlarımızın dertli olduğu konular hakkında not aldıklarını, bunları dile getirmek adına da, imkânlar aradığına ilk defa şahit oluyordum.
Ama güzel bir bakıştı!
Vatandaş tabii ki sorgulayacaktı!
Bu da vatandaşın düşüncesi ve dili desem yerindedir hani!
“bir bakayım ve notlarını okuyayım, zülfikâra zarar vermezse yazarım dedim”.
Keşke bütün vatandaşlarımız da böyle duyarlı yapıda olsalar!
Ama nerdeeen?
Öyle bir dönemdeyiz ki “ gemisini yürüten kaptan”!
Hani, “ suya sabuna dokunma”, “Elle gelen düğünle bayram”, “ Beni sokmayan yılan bin yaşasın” gibi bir vurdumduymazlığın içindeyiz dersem, yalan olmaz hani!
(Ayrıca bunu da geçmiş günlerde dillendirmiştik!)
Çünkü bilgeler, Üniversiteler, Ulemalar, Ombudsman’lar susarken, bizler de “Don Kişot” vari, halkın dertlerini/düşüncelerini elde ettiğimiz imkânlar dâhilinde sizlerle paylaşmaya ve onların dilleri olmaya çalışıyoruz.
Ne garip bir dünya değil mi?
***
Şimdi bakalım notlara, vatandaş ne diyor, ne soruyor?
“Birkaç sorum var, cevap verecek var mı” diye başlıyor?
Sorusu da şu: “ Köprüden kaçak geçip ceza ödeyen ama sınırdan kaçak geçip de bu kaçaklara maaş ödeyen başka bir ülke var mı”?
Vay anasını, ne soru ama?
Bir ikincisi:
“110 bin Suriyeliye vatandaşlık hakkı verilmiş ve de 4 milyon Suriyeli için de 40 milyar para harcanmış! Bizim insanlarımıza, enflâsyon %20’nin üzerinde iken, niye %4-5 oranında, maaşlarına zam veriyorlar, bu yetmiyormuş gibi de, EYT lilere gelince de, niye para yok diyorlar, bir bileniniz var mı” diye soruyor?
Bir üçüncüsü:
“Vekile çorba 1 Tl.
Bademli keşkül 2 Tl.
Kavurmalı pilav 6 Tl.
İki kişi 18 Tl eder iken…
Sayaç okuma bedeli neden 40 Tl” diyor?
Bir üçüncüsü:
Yumurta üzerinden hesap yapanlarla, Elektrik, Doğal gaz üzerinden hesap yapanlar; birbirlerine “ şow” yapma diye bağırırlarken, sahte bal meclis kantinine girdiği halde, neden bunun için hiç birbirlerine bağırmıyorlar”?
Vay anasını?
Çıt yok değil mi?
Bir dördüncüsü:
Sağlık bakanının hastaneleri, Turizm bakanının otelleri, Milli Eğitim Bakanının okulları bu dönem ekonomik anlamda nasıldılar”, zarar ettilerse üzülürüz” diye soruyorlar?
Bir beşincisi:
Türkiye genelinde göller ve dereler neden kuruyor” diye soruyorlar?
Vay be!
Bu da ayrı ve ilgi çekici bir konu!
Tabii ki notumuzu aldık.
Son soru:
Daha önceleri, “ bu ülke ne çektiyse koalisyonlar döneminden çekti” deyip de, bu gün ittifaklar dönemini, yani koalisyonları yaratan/başlatan kimler ve niçin”?
Hadi bakalım çözün gali!
***
Eh vatandaş bu, düşündüğünü, merak ettiğini tabii ki sorup öğrenme
Hakkı var.
Çünkü onların ödediği vergilerle ayakta duruyoruz tabii ki.
Ama yukarıda da yazdığım gibi!
Hani “ zülfikâra dokunmadan” falan!
***
Güzel yüz her zaman gülümser!
Bu da sizlere yakışır, sevgili okurlarımız.
Selam/saygı/sevgi bizden.