“Tadı yok sensiz geçen ne baharın, ne yazın”!
Ne güzel değil mi?
Bu bir şiirden bestelenmiş, oldukça güzel ve sevilen bir “Türk Sanat Müziği” şarkısıdır.
Hepimiz biliriz.
Adına ne dersen de!
İster şiir, ister şarkı.
Ama bir şeyler anlatıyor değil mi?
Düşünceleri ve duyguları ne güzel ifade ediyor değil mi?
Önemli olan işte bu!
Bunlar hepimizin, yani Anadolu’muzun kültür zenginliğinin bir göstergesidir.
Nasıl olursa olsun, ne şekilde düşünülürse düşünülsün, neler söylenirse söylensin, önemli olan bunu özgürce ifade edebilmektir.
Sevseniz de, sevmeseniz de, bunlara saygı göstermek demokrasimizin gereği, olmazsa olmazlardan gibidir.
Eğer demokrasiye; bunun getirisi olan insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanıyorsanız tabii.
Çünkü bu günlerde buna büyük bir ihtiyaç vardır.
***
İnsanlarımızın insan gibi; barış/kardeşlik ve hukuksal haklarıyla birlikte mutlu bir yaşam sürebilmesi için şart olan bazı değerlerimiz vardır.
Bunların bir kısmı dini inançlarımız içersinde, bir kısmı da, insan haklarına dayalı hukukun üstünlüğünün kanatları altında yer almıştır.
Bunlardan birini, çıkarlarınızın veya yaratmak istediğiniz gücün adına kullanıp da ortadan kaldırmaya kalktığınız zaman, düzen öyle bozulmuş olur ki yaşamış olduğunuz zeminde insan kitlelerini de otomatikman ikiye bölmüş olursunuz.
Şunu iyi bilin ki; dini inançlarla ve onu tamamlayan hukukla beslenen bu toplum, açılarından biraz saptırılınca, o bölgede, o topraklarda, o Yurt’ta, barış/huzur/kardeşlik olmadığı gibi, büyüme/kalkınma, gelişme de olmaz.
Yarınlarımıza da hep şüphe ile bakarız.
***
Din olarak ele alıp baktığımızda; bu günkü iddia edilen yaşanların hiç birini içine koyacak bir Sure, bir ayet veya bir hadis bulamayız!
Bu tür bakışlar/inanışlar, ancak Hz. Ali döneminde baş kaldıran hariciler veya günümüzde türeyen IRŞID, El Nüsra, El Kaide Vs. gibi bağımsız inancı olanlarda görülür ki bam başka bir inancın insanları gibidirler.
Tek savundukları ve inandıkları husus; emirleri Allah’tan aldıklarını, onun adına hareket ettiklerini dile getirmek olduğu gibi, kendileri gibi düşünmeyenleri ve desteklemeyenleri de, bunlar Müslüman dahi olsa kâfir gözü ile bakarlar!
Bu gün Suriye coğrafyasında bulunan ve de zaman/zaman ülkemizde yaşanmışlar gibi.
Önceki Diyanet İşleri Başkanı Sayın Bardakçıoğlu’nun dediği gibi; bunlar, seçimleri savaş gibi görüp, seçim kazandığında da, savaş kazanmış gibi o ülkenin mal varlıklarını veya akçeli işlerini kendilerine helâl ganimet gibi görürlermiş!
Nasıl bir bakış/duruştur bunu da sizlerin takdirlerine sunuyorum.
***
İnsan haklarının veya hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde zaten nasıl bir yaşam olur bilmem bunu ifade etmeme gerek var mı?
Ha Krallık, ha diktatörlük, ha totaliterlik, ha faşizm, fark eden bir şey olur mu ki?
Onun için ama keyfe keder vermeden bu tür yorumları paylaşmakta yarar görüyorum.
İsterdim ki bunları hukuk kurumları, Üniversiteler ve bu konularda bilge olan insanlar söylesin/açıklasın!
Ama öyle olaylar görüyoruz/yaşıyoruz ve duyuyoruz ki bunlara da hayret etmemek mümkün değildir.
Lakin şunu iyi bilin ki…
O hukukun, her zaman adaletli yaşamda yerini alacağı gün kaçınılmazdır.
Yoksa insanca yaşamın ötesi asla olamaz.
Sevgi/saygı bizden.
Gülen yüzleriniz