Bu meret salgın nedeniyle, tam üç ay sonra siz değerli okurlarımızla sağlıklı bir şekilde buluşmaktan son derece mutluluk duymaktayım.
Allah cümlemizi bu beter olaylardan korusun ve bir daha göstermesin. Hepinize sağlık/sıhhat dilerim, saygılarımla.
***
Evet…
Öyle günler yaşadık ve yaşıyoruz ki sanki insanlarımızın hepsi de adeta rüyadaymış gibi.
Onca insanımız rahmetli olmasına karşın, hala daha da işin önemini kavrayamayanlar var.
Oysa bu salgın, hem bulaşıcı, hem de öldürücü!
Yazık.
Tanrım daha beterinden bizleri/ hepimizi korusun.
İşte şimdi tam da, böyle bir zamanda ülkece birliğin ve beraberliğin ve de kardeşliğin zamanıdır diyebiliriz.
Ama bu böyle mi?
Maalesef olmuyor.
Tam tersine; kutuplaşma, öteleme, adeta kendinden olmayanları dışlama gibi bir bakış/duruşun yaşamı ve yaptırımları var.
Vatandaşlarımız yazık değil mi bu millete diyerek…
Bu devlet, bu millet bizim, hepimizin değil mi diye sitem ediyorlar!
Ama ne çare ki bu tür olumsuzluklar da bir türlü son bulmuyor.
Biraz da Emevi’ler dönemindeki “Hariciler” misali gibi!
Yüce Tanrımızın, bize göndermiş olduğu Kuran’daki sureleri/ayetleri bile adeta itibara almıyorlar diyorlar!
Yazık!
Nedir bu kin ve nefret duygusu bunu anlamak, çözmek mümkün değil.
Allah her kese akıl/fikir ve sabır versin diyorlar.
***
Bakın Yüce Tanrım ne diyor:
“ Ey iman etmiş kimseler;
Zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için Allah’ı birleyin, boyun eğip teslimiyet gösterin. Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ve Allah uğrunda gerektiği gibi gayret gösterin.
O sizi seçti ve din’de; babanız İbrahim’in dininde, yaşam tarzında sizin için bir zorluk oluşturmadı. O daha önce ve işte Kuran’da elçi’nin size şahit olması, sizinde insanlara şahit olmanız için sizi “ Müslümanlar” olarak isimledi.
Öyleyse “Salat’ı” ikame edin. ( Mali ve zihni açıdan destek olma kurumları oluşturun ayakta tutun) Zekatı, verginizi verin ve Allah’a sarılın.
O sizin Mevlâ’nız; yol gösteren, yardım eden, koruyan yakınınızdır.
O ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır”.
(Haç 77/78. İşte yüce Tanrım böyle diyor.
***
Sanki Müslümanlığın doğduğu, çıktığı ve insanların da birbirine düşmanmış gibi baktığı zamanlar!
Hayret değil mi?
“ Ben Müslüman’ım ama sizler de kimsiniz” der gibi bir bakış/görüş.
“Olmaz, olamaz böyle bir şey” diyor vatandaşlarımız.
Çünkü Yüce Tanrımızın gönderdiği Kuran’da böyle bir şey yok.
Tam tersi, beraberlik, kardeşlik, birlik olma ve paylaşım var!
Sıkıntılara karşı birliktelik var.
Fakire, fukaraya yardım var, dayanışma var.
Ama gel gör ki bu günlerde yaşananlar da hiç böyle değil.
Tövbe hâşa; Yüce Tanrımızın göndermiş olduğu Kuran’da yazılı olan Surelere, Ayetlere bile sanki itibar eden yok gibi bir bakış var.
İşte bu da bu gün, Müslüman topluluğumuzun dilinde olan bir şey, çünkü böyle düşünüp, böyle diyorlar.
Oysa bu işin hiç partisi, siyaseti olur mu?
Hem de dünya’da, ülkemizde binlerce insanın hastalıktan, açlıktan kırıldığı bir zamanda diyorlar.
Bakınız Kuran’nın ikinci suresi olan, Alak suresinin 6-14 Ayetlerinde yüce Tanrım ne diyor?
“ Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil. Rabbine olmasına rağmen, insan kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle azar.
“ Salat” ettiği ( mali ve zihinsel açıdan destek olduğu, toplumu aydınlatmaya çalıştığı) zaman bir kulu engelleyen kişiyi gördün mü? Eğer o “ Salat” eden kul, doğru yol üzerinde idiyse ya da, Takva’yı ( Allahın koruması altında olmayı) emrettiyse, hiç düşündün mü? Eğer “Salat” edeni engelleyen o kişi yalanlamış ve yüz çevirmiş ise “Salat’a” engel olan o kişi, bilmedi mi, Allah’ın kesinlikle görmekte olduğunu”.
Alak 6-14
İşte Yüce tanrım böyle diyor.
***
Şimdi konunun daha iyi anlaşılması için gelelim Ayet içersinde geçen “Salat” olayına:
“SALAT” NEDİR?
Salat kelimesinin Türkçe sözlükteki yeri ve karşılığı; Dua, namaz, Peygamberimize dua gibi, Türk cami kültüründe çeşitleri vardır.
Salat’ı ümmiye, Cuma Salat’ı, Bayram Salat’ı ve cenaze Salat’ı gibi manaları vardır.
Ayrıca kime sorarsanız sorunuz alacağınız cevap halk arasında da genelde, dua veya namaz olarak yerleştiği görülür.
Oysa ki Salat’ın Kuran’daki yani dinimizdeki yeri, yardım manasına gelmektedir.
Kuran’ın ilk suresi olan “Alak suresinde; verdiğiniz rızıktan zekâtı verirler, “Salat’ı ikame ederler” demekle, zaten Salat”ın yardım olduğu ortaya çıkmaktadır. Kuran’da 130 yerde geçen Salat, cümlede geçtiği yerdeki manasına bakıldığında; zaten, yardım, destek, vergi vermek ve öğretim kurumları oluşturmak, devamını sağlamak manalarının çıktığı görülmektedir.
Arapçada sala, salah; destek demek olduğuna göre, Kuran’da Salat’ın yardım manasına geldiği sonucuna varmak mümkündür.
Bunun başka bir şekilde ispatı da; Yüce Rabbimiz, henüz daha namaz farz olmadan önce ve ilk sure “Alak” Suresinde tam yedi kere Salat demektedir.
Bu itibarla İslam dünyasında “ salat” tereddüde düşülmeyecek kadar; destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak, sorunların çözümünü almak şeklinde özetlenebilir.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki buradaki sorunlar sadece bireysel sorunlar değil, toplumsal sorunları da kapsamaktadır.
Dolayısıyla “Salat” sözcüğünün anlamını yakın çevrede bulunan muhtaçlara yardım boyutuna indirgemekte doğru değildir.
Topluma destek olmak, toplumu aydınlatmak, toplumun sorunlarını sırtlamak, üstlenmek ve gidermek boyutuyla geniş düşünmek gerekir.
Yapılacak yardımın, sağlanacak desteğin gerçekleştirme şeklinin ise “zihni ve mali” olmak üzere iki yönü bulunmaktadır.
Zihni yönü ile Salat:
Eğitim ve öğretimle bireyleri, dolayısıyla da toplumu aydınlatmak, rüşte erdirmek, en sağlam yola iletmektir.
Bunu da uzun zamandır siyasi erk yapıyor.
Ama toplumu da bölerek ve ayrıştırarak yapıyorlar sözü de halkımız arasında oldukça yer buluyor!
Yazık.
Mali yönü ile Salat:
İş imkânları ve güvence sistemleri ile ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, onları zor günlerinde sırtlamak, böylece toplumun sıkıntılarını gidermektir.
Bunun ötesi olmaz.
Ama bu günlerde bunun nasıl yapıldığının da resmini çekmek ve okumak siz değerli okurlarımızın takdiridir!
Şimdi bu gün, bu menfur salgın nedeniyle, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, el açıp aman diyorsa, sağlığı, ekonomisi bozuksa asla ayırım yapmadan yardımcı olunması gerekir.
Çünkü onlar da bu ülkenin vatandaşlarıdır, asla ayırım yapılmaması gerekir.
Peki, durum böyle mi?
İşte en üzücü olan yanı da zaten budur.
Siyasi hırs, ayrımcılık, erk ve beklenti bakışları yukarıda belirttiğimiz ayetler içersinde geçmektedir.
Ama ne diyeyim?
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Allah yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmesin.
Sevgi/saygı sunarım değerli okurlarımız.
***
Not: bu yazıda dini araştırmacıların verilerinden alıntı yapılmıştır.