Evet, “ Ne ekersen onu biçersin”!
Ne güzel bir söylem ama?
Eh, büyüklerimiz/atalarımız boşuna dememişler!
Tabii ki güzel olacak.
Çünkü insana hem ders, hem deneyim, hem de insanı tanıma sanatı kazandıran acı bir yaşam olayı!
Biraz üzücü gelse de.
Hele/hele dost veya arkadaş görünüp de, bilemediğimiz/göremediğimiz yönleri olan hinoğlu hin karakterli birinden kazık yemek veya aldatılmak/kandırılmak gibi bir olay da yaşadıysanız.
Vay be, ne yapı ama?
Üzülürsün, pişman olursun ve de yaşam boyu bunu da asla unutamazsın!
Son pişmanlık fayda vermez derler ama yapacak bir şey de yoktur.
Bu olay hele bir de siyaset meydanı içersinde olursa!
Eyvah!
Onun için, “bil, gör ve ona göre yürü” derler.
***
Bu yazdıklarım/yorumladıklarım da bu gün için her nedense bütün siyasi zeminlerde var.
Bazıları totaliter ve dikta vari bir bakış ile davranıp, kendi çevresini oluştururken, kendisine yakın olmayanlara da siyaset yapma hakkı tanımazlar/tanıyamazlar!
Bu gün bunun nedeni belli ama hemen/hemen de bütün partiler bu gömleği adeta giymiş durumdalar!
Oysa böyle mi olmalı?
Özgür iradeyi, düşünceyi, seçme/seçilme haklarını kenara çektikten sonra, siyasetin getireceği yarardan fayda mı gelir?
O nedenle, ülkeyi ilkeli ve adaletli bir şekilde yönetmeye talip olanların, o zeminin üyelerinin düşüncelerine/ seçme/seçilme haklarına saygı duyup bunun önünü açmaları gerekir.
Ama nerde o bakış, o izan?
Neredeyse, siyasi parti liderleri kendilerini o partilerin adeta siyasi sultanı ilân edecek!
Yazık oluyor, bu devlete, bu millete, bu ulusa!
Hele dünya coğrafyasındaki ülkenin konumu?
Yazık!
***
İşte bu gün yazı başlığı yaptığım söylemi ve buna yönelik yorumumu da biraz düşünün bakalım!
Umarım biraz da olsa bana hak vereceksiniz.
Çünkü bizim sosyal demokrasi dediğimiz ve dört ana faktörden oluşan bu yapı, hangi parti olursa olsun, buna sıcak bakmalı ve uygulamalı.
Ama bu yoksa, yandı keten helva!
İnsan yaşamının ve ülkenin demokrasi plâtformu içersinde /insan haklarına dayalı olan bu unsurların muhakkak yaşama girmesi ve layıkıyla yapılması/uygulanması gerekir, hatta şarttır diyebilirim.
Her zaman bilinmesi adına da bunları dillendiririz.
Dört ana öğe:
- Hukukun üstünlüğü, yani her bireyin hukuk önünde eşit haklara sahip olabilme olayı!
- Eğitim. Devlet vatandaşını, genç neslini en iyi koşullarda eğitebilmeli ve buna yardımcı olmalıdır olayı!
- Devlet her bireyini eşit koşullar içersinde tutarak, insana yaraşır bir şekilde sağlığını korumalıdır olayı!
- Devlet vatandaşlarını insan gibi yaşayabilmeleri için de ekonomik özgürlüğüne kavuşturmalıdır, sağlamalıdır olayı.
Bunlar yoksa gün geçtikçe, içerde ve dünya coğrafyası içersinde de eriyip zayıflarsın.
Bunun ötesi yoktur.
Varsa da bu bir totaliter yapıdır ki…
Ne millete, ne de devlete fayda getirir!
***
Sevgi saygı bizden.