MUHALEFETİ YETERSİZ DİYORLAR!
Vallahi doğru söylüyorlar.
Doğru söyleyene de lafımız olmaz.
Ama kim ne derse desin, bütün siyasi uzmanların ve deneyimli politikacıların söylediği bir tek söylem var!
Hem de söz birliği yapılmış gibi doğrudan doğruya.
Ne diyorlar?
“Mevcut siyasi yapı içersinde, muhalefet partileri yeterli değil, üzerlerine düşen muhalefeti gereği gibi yapamıyorlar. Bunun bütün ceremesini de bu ülkenin iktidar yanlıları gibi düşünmeyen vatandaşları ve hukukçuları çekiyor” diyorlar!
Ne dersiniz, doğrumu?
Bence doğru.
Çünkü muhalefet; her ne kadar mecliste gurubu olan muhalefet partisi sayısı belli olsa da, seçimlere katılan ama mecliste gurubu olmayan da onlarca muhalefet partisi var.
Sanki sözleşmişler gibi hepsi de iktidarın yaratmış olduğu gündem peşinde koşarak ona cevap verme gibi bir hastalık içersinde kalmışlar.
Bu durumda bile istisna olanlar var!
İktidar partisi sıkıştığında hemen imdatlarına koşuyorlar.
Sanki gizli koalisyon ortağıymış gibi!
Ne onurlu politika ama değil mi?
Yazık!
Oysa bu böyle mi olmalı?
Tabii ki olmamalı.
Hem o kadar çabuk ve değişken gündem yaratılıyor ki muhalefet de, tabiri caizse bu gündemlere sazan gibi atlayıp bunun peşinde koşuyorlar.
Sanki kendi söylemleri ve düşünceleri yokmuş gibi diyorlar.
İşte bütün eski siyasilerin ve uzman kişilerin de şimdilik iddiası da bunlar.
Peki, ne yapmak gerekir?
Bana göre hepsini de değiştirmek gerekir!
Hem de baştan aşağıya, gençlerle ve bayanlarla oluşturmak gerekir.
Çünkü alışmışlar kavuna, boyuna devam diyorlar, hiç o koltukları bırakıp giderler mi?
Gitmezleeer.
Ama bu yapıya asla da fırsat vermezler.
Çünkü kavun tatlı!
Burada da, “gelen ağam, giden paşam” hesabı değişen bir şey olmaz!
Aynı altı seçimdir alınan ve görülen sonuçları yaşadığımız gibi!
Sizler, bizler de bekleyip duralım bakalım!
Acaba “balık kavağa çıkar mı” diye?
Na çıkar!
***
Her ne kadar demokrasiymiş, insan haklarıymış, hukukun üstünlüğüymüş, seçme ve seçilme haklarıymış, yok düşünce ve söylem özgürlüğüymüş gibi ilkeler dillerde dolaşsa da, buna yönelik bir ekip hareketi olsa da, çünkü bu biraz gizli olmalı.
Bunu yine de bir bilene soralım düşüncesinde olanlar, hemen partinin genel başkanına iletmenin çaresini ararlar.
Yağcılaaaar!
Hadi bu bakışı/duruşu jurnallemesinler de dursunlar bakalım?
Durmazlaaar .
Yağcı dolu kardeşim, ortalıkta cıngı dolu.
Sanki ispiyonculuk görevleriymiş gibi!
Hem de hiç gecikmeden yetiştirirler, seni devirmek için ekipleşiyorlar diye.
Yüz görümlüğü alacaklar ya?
Yalamuk yapılarını bir kez daha ortaya serecekler ya?
Yazıklar olsun.
Bunlar bitmedikçe ve Meritokrasi anlayışı devreye girmedikçe, o ahlak, o ilahi ahlak bulunmadıkça hiç uğraşmaya da gerek yok.
Ya terk edeceksiniz, ya da bu uğurda uğraşınızı resmen vereceksiniz.
Ama yine de hepsi boş be kardeşim boş.
Balık baştan kokar derler ya?
İşte aynen böyle!
***
Bu tür partilerinde, kimse fazla tanımadığı için tesadüfü seçilmiş olan vekilleri bile var!
“Hep bana, hep bana” demekten başka bir işe yaramayan seçilmişleri!
Kendisine yakınsan gel, yakın değilsen git anlayışıyla bakan temsilcileri!
Her seçilmiş örgütün, yani il, ilçe ve beldelerin başkanları/yönetimleri benim dediğimi yapsın, beni desteklesin beklentisi içersinde olan totaliter kafalı insanları!
Onun için bu türler, şalvar da giyse, tulum da giyse, ellerine çapa veya balta da alsa, hiç kimseye faydası olmayan tiplerdir.
Kafalarındaki tek yapı yalnızca bencilce beklentileridir.
Sorun bakalım?
Bu tipler, bu zamana kadar kaç kişinin yaralı parmağına merhem sürmüşler, bir öğrenin bakalım var mı?
Örnek gösterecekleri biri çıkar mı?
Gariban vatandaşlar da bekleye dursunlar bakalım, umutlarım/beklentilerim olacak diye.
İşte böyle sevgili dostlar.
Bu türler ve uzantıları temizlenmedikten sonra bu muhalefet partileri de asla başarılı bir yola giremezler.
Bu da benim yorumum.
Dua etsinler ki ayakta kalmak için de, iyi ki ATATÜRK var, iyi ki CUMHURİYET REJİMİ var, iyi ki İNSAN HAKLARI var!
Yoksa söyleyecek sözleri bile olamazdı.
Un var, şeker var ama helva yapan yok işte!