Bu gün, biraz öncesi, biraz da sonrasını usulca yorumlamaya çalışalım bakalım neler görünecek?
Geçenlerde, İç İşleri Bakanı Sayın Soylu ilimizde neler diyordu, önce onu bir anımsamaya çalışalım?
Ama düşünerek hatırlayın lütfen.
“Çok yakında ekonomik anlamda o kadar gelişeceğiz ve de büyüyeceğiz ki; ne Almanya’sı; ne İtalya’sı, ne Fransa’sı, ne Yunanistan’ı ne de her şeye karışan Amerika’sı hepsi şaşırıp kalacak” diyordu!
İnşallah, bütün temennimiz de bu zaten.
Ama aradan biraz zaman geçti, biz bu tür haberleri beklerken, bir baktık elektiriğe %20, doğal gaza da %12 zam gelmesin mi?
Geldi bile.
Ya sonrası?
Ardı arkası kesilmeyen zamlar!
Hem de daha düne kadar.
Bir siyasinin dediği gibi…
“Mini mini” ama acıtan, üzen ve de ardı arkası kesilmeyen zamlar!
Vay anasını, Üzülmedik desem yalan olur hani.
Olur bakalım, siyaset bu!
Biri söyler yapar, biri de eline alır bozar!
Bir gün gelir düzelir inşallah.
Allah emekliyi, çalışanı, esnafı, çiftçiyi ve de garibanları korusun.
***
Şimdi gelelim ana konumuza:
Zaman her şeyin ilacıdır derler, sabredelim bakalım.
Hani ne derlerdi atalarımız?
“ O Kazın ayağı şimdi öyle değil” derlerdi değil mi?
Peşinden de; bak gör neler olacak, neler çıkacak bekleyin bakalım derlerdi.
Yani “ya sabır” misali!
Ya şimdi?
Şimdisi/mimdisi falan yok, bu reçete daha şimdiden patladı!
Patladı ama kimin ve kimlerin başında patladı?
Halkan, vatandaştan başka bağıran, sıkıntı çeken var mı?
Çalışanından emeklisine, köylüden çiftçisine, mezun olup da atanamayandan, yaşa takılanlarına…
Kadın haklarından, doğa haklarına…
Polisinden, sağlıkçısından, öğretmeninden din görevlisine…
Haktan, hukuktan adaletine!
Daha başka bağıran var mı?
Belki aklımıza gelmeyen vardır o da af ola.
Hem de içeriği olmayan bazı sudan sebeplerle!
Onun için bu ayağı bu hale getirenler sıkılsın.
Dün başka, bugün başka duruş sergileyenler düşünsün!
Vatandaşına/ milletine/seçmenine karşı bangır/bangır konuşup, gözünün içine bakarak söz verenler üzülsün!
Vay anasını?
Sanki üzülecek olan varmış, olacakmış ve de yaşanacakmış gibi değil mi ama?
***
Siyaseti iyi biliriz diyenler, dün’ün parlak zeminlerinde konuşuyorlardı!
Hele bir anımsayın!
İkide bir temcit pilavı gibi de ortaya koyuyorlardı!
Koalisyon mu olur?
Yoksa erken seçim mi diye?
Valla durumlar öyle değişik ki, gün güne uymuyor.
Dün kara diyenler, bu gün ak deyiveriyorlar!
Onun için bunun yorumu hiç de kolay değil.
Ama kişisel olarak bir düşünce paylaşabilirim tabii.
Bu da ancak şöyle olur:
Önceleri; koalisyon olur, ya da tekrar seçime gidilir diyenler, bir ay sonra koalisyonlar sağlıklı olmuyor, ülke ve insanlarımız yararına pek hayır solumuyor, en iyisi bunu Türk usulü başkanlık sistemine geçişte görüyoruz, diyorlardı.
Çünkü çok seslilik yerine, tek ağızdan çıkan kararlar daha yararlı olacak diyerek bu günkü uygulanan sistemi getirmek için uğraşıyorlardı.
Yani rahmetli Demirel’in dediği gibi; “ dün dündür, bu gün de bu gün” hesabı!
Oldu be kardeşim işte Başkanlık sistemi geldi!
Ve de uygulanıyor.
Uygulanıyor ama peki, nasıl bir başkanlık sistemi bu?
Aynı Necip Fazıl Kısakürek’in “ idologya örgüsü” kitabındaki “ Başyücelik” gibi!
Takip edin bakalım nasıl bir yöntem var?
Resmi koalisyon yok ama lafa/yaptırıma veya desteğe gelince ortaya bir koalisyon çıkıveriyor.
Hem de ne koalisyon?
AKP/MHP/ BBP/ Vatan partisi gibi bir çoğunlukla!
Vay anasını!
Resmiyette yok ama çıkacak veya alınacak kararlarda oy anlamında matematiksel olarak var!
Yan destekçilerin de dedikleri dedik, söylemleri de söylem hani!
Hele bir dinlenmesin veya uyulmasın?
Hele biraz ötelensinler!
Hele istediklerini alamasınlar veya dediklerini yaptıramasınlar?
Hemen kapılar kapanır…
Vallahi başlarlar eleştirmeye.
Eleştiri şöyle dursun, hükümetten bile düşürmeye çalışırlar!
Hani bu destekler matematik hesaplı ya?
Hey gidi demokrasi hey!
Hey gidi insan hakları ve hukuk ey!
Hey gidi seçme/seçilme, kadın erkek eşitliği hakları hey!
Sen nelere kadirsin yüce Mevlâm?
Daha neler görüp yaşayacağız bakalım.
Ama biz toplum olarak bazı acı ve sıkıntılar çekmedikten sonra da kendimize gelmeyiz be dostlar!
Maşallah aşı yemiş hastalar gibiyiz, hiçbir şeyden de çekinmeyiz.
Ve de bu zılgıtı iyice hep beraber güzelce yeriz/ yiyeceğiz de!
Ve aynı; “eski hamam, eski tas”…
Yani; “dün dündür, bu gün de bugün” hesabı!
***
Peki, bu durumlar karşısında şimdi erken seçim diyorlar mı?
Demiyorlar.
Kimler diyor?
Muhalefet partileri!
Başka?
Başkası maşkası yok!
Her şey tek kişinin ağzına bakıyor!
Olursa olur…
Olmazsa tarih sürecini bekleyin bakalım.
Ne kadar ayakta kalacaksınız görelim.
***
O gülen yüzleriniz solmasın inşallah!
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.