İNSANLIK VE VİCDAN!
Bu iki kelimeyi düşündüğüm zaman aklıma hep nedense, Türk Boylarını bir araya getirmeye çalışan çilekeş Timuçin (Cengiz Han) gelir!
Müslüman değildi ama yine de toprağı bol olsun.
Bunun, benim üzerimde olan etki nedeni de, o zamana ait belki okumuş olduğumuz birçok kitaplardan olmuştur desek de, kanımızda var olan Türk geninin de ön planda olduğunu asla unutmamamız gerekir!
Parantez içi, Milliyetçiliğe evet ama şoven yapıya ve faşist bakışa da hayır!
Bizim; çağlar/ zeminler içersinde, insan haklarına dayalı ilim/bilim ve hukuk, her zaman için şiarımız olmuştur.
Bu günün nedenlerini, o günkü gibi gözle bakarak, vicdan ve insanlık olarak, bu gün burada arayacak olursak, kesinlikle yanlış yapmış oluruz.
Çünkü o tarih ve koşullar nire?
Bu gün bu tarih ve koşullar nire?
Bu boyda bakmak gerekir.
Bunu Türk boylarını birleştirerek bir güç, bir devlet olma yolunda verilen uğraşta da aramamak gerekir.
Çünkü bu yolda gereken ne şekilde yapılmalıysa, ne olmalıysa o şekilde yapılmış ve sonunda da başarıya ulaşılmıştır.
Ve dünyaya dağılanlarda, bu gün bu devleti oluşturmuşlardır.
Bu gün ise gün bam başka!
***
Ama bu gün yapılanlar, uygulanmak istenenler, hele/hele inanç üzerinden bakarak sözde yol almak istemeler de asla doğru değildir.
Çünkü bazı insanlar, bazı topluluklarla birlikte, şimdilik uyum sağlasalar da, umdukları tarz ile bekledikleri güce ve erk’e asla ulaşamazlar.
Önce sevgi/saygı/ inanç/adalet ve birliktelik gerekir.
Aynı istiklâl savaşında olduğu gibi!
Bu oluşumda ise o Yoksa ki yoktur, çünkü çeşitlidir, ötesi de yoktur!
Ama Anadolu toprağı uludur ve de yücedir!
Çünkü altında da, yurt adına, bağımsızlık adına, binlerce, kanını/canını vermiş kefensiz yatanlar vardır.
Ruhları şad olsun!
İyi ki var olmuşlar.
***
Yukarıdaki konuyu ve bunca yazıyı niye yazdık dersek?
Geçmişten günümüze taşınan olaylardan kısaca notlar paylaşsak da, esas konumuz insanlık ve vicdandır!
Bu günlerde yaşanan bazı olaylar vardır ki asla tasvip edilemez!
Kim ne derse desin.
Oysa burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti!
Bir yapılanlara ve bir de yapanlara baktığımız da eyvah dememek mümkün değil be kardeşim?
Hele/hele, kim olursa olsun, ne olursa olsun, ölmüş, hakkın rahmetine kavuşmuş bir insana, bu tutumlar ve bu davranışlar asla yapılamaz!
Bu hiç kimsenin hakkı da değil, haddi de değil.
Bunları yapanlar da insan falan olamaz!
Çünkü 4 kitaba inananlar içersinde bile bu harekete, bu tür olaya sıcak bakan asla çıkmaz.
Bunlar bir avuç tescili belli provokatörler!
Ayıptır, günahtır, yazıktır be kardeşim!
Ne günlere doğru gidiyoruz, bunu hiç görüyor musunuz?
Bilmem anlıyor musunuz?
Yazık be kardeşim yazık!
Ne demek ölmüş bir insanı mezara koydurmamak için provoke etmek, insanları tehdit etmek?
Bizim inancımızda, bizim dinimiz de, bizim vicdanımızda, bizim insanlığımızda böyle bir bakış var mıdır?
Sizler kimsiniz?
Sizlere sahip çıkanlar kim?
Kim olursa olsun, bunları yapanlardan biriyle, hele/hele karakolda gözaltında iken fotoğraf çektirmek ne demek?
Bu sözde buna sahip çıkmak anlamına gelir ki ne derseniz deyin.
Şiddetle kınıyorum.
Savunmanıza da hiç gerek yok.
Aklınız var, şuurunuz var bir de yetkiniz var!
Geçmişte yaşananları hiç mi düşünmediniz?
İnsanları diri/diri yakanlardan hiç mi ders almadınız?
Şimdi de ölmüş, hakkın rahmetine kavuşmuş olan insanları mezarlarına mı koydurmayacaksınız?
Hangi hakla?
Hangi yetkiyle?
Yazıklar olsun.
Derdiniz bu milleti birbirine sokmak mı?
Ortalığı karıştırmak mı?
Bu yaşta bile bizlerin vicdanlarını sızlatıyorsanız, huzursuz ediyorsanız, sizlere bir kez daha yazıklar olsun!
Şunu sakın unutmayın!
Bu ülke yedi düvelin işgalinden kolay kurtulmadı.
O ruh da daha ölmüş falan da değildir.
Allah o tür günleri ve benzerini vatanımıza, bizlere yaşatmasın.
Ama bu ülkeye de yazık etmeyin.