ÇÖL OVASI!
Her yerin kendine özgü bir ovası olur da, Afyonkarahisar’ımızın kendine özgü bir ovası olmaz mı?
Olur tabii.
Hemi de adı “çöl ovası”!
Hemi de aslanlar gibi!
Ama şimdi yemyeşil bir ova.
Şimdi her yerinden sular fışkırıyor.
Çünkü emek verdik…
Çünkü orada insanımız yaşıyor dedik…
Çünkü onlar bunu çoktan hak ettiler dedik...
Ve hiç ayırım yapmadan da sondaj kuyularını açtırıverdik!
Allah devlete zeval vermesin.
Hem de onlarca. Yıl 1994.
Çünkü biz onları hep bizim insanımız diye sevdik/saydık.
Kendilerine özgü kültürü ve gelenekleriyle!
Yürekli ve mert insanlıklarıyla!
Türküleriyle, ağıtlarıyla ve tarihe geçmiş efeleriyle!
Her ne kadar bir Alim efe efsanemiz var ise de, Merhum Yaşar kemal’in yazdığı “İnce Mehmet’in” de bu coğrafyadan çıkıp gittiği söylenir.
Geçmişe yönelik çok rivayetler, çok türküler dillendirilir.
Adı da Dinar- Çöl ovası türküleri diye geçer.
Meselâ aklımda kalan bir-iki dörtlük:
***
Bir yanımı sardı varilci oğlu
Bir yanımı sardı müfreze kolu
Beş yüz atlı ile kestiler yolu
Eşkıya dünya’ya anam hükümdar olmaz.
***
Sen ağlama anam dertlerim çoktur
Çekilmez çilemin hesabı yoktur.
Dürüstlük yolunda üstüme yoktur.
Eşkıya dünyaya anam hükümdar olmaz.
Diye devam edip gider.
***
Yedi beldesi vardı. Hem de belediyelik.
Beşi düştü ikisi kaldı.
Göç dersen aldı başını gitti.
Nüfus arttıkça somun da arttı!
Somun artınca dert de arttı.
Kazanılan yetmez oldu ve gittiler, göçtüler.
Nerede helâlinden ekmek var ise oralara yerleştiler.
Kala/kala iki belediyelik kaldı.
Kendi emekleriyle ve kendi yağlarıyla kavruluyorlar!
***
Tatarlı, Çiçek tepe, Kınık, Doğanlar, Yıprak, haydarlı ve Kadılar!
Şimdi beşi köy, ikisi belediyelik!
Belediyelik olanın biri Tatarlı, biri de Haydarlı.
Her alanında birçok dostum ve arkadaşlarım var.
Kulakları çınlasın, Allah sağlık ve uzun ömürler versin.
Hepsi de birer candır can!
Haydarlıdan, Halis Tunç, Süleyman Turan, Cengiz, Rahmetli Naci dayı!
Kınık’tan, Abdullah başkan, Mustafa Zeybek ve Ahmet arkadaşlarım.
Yıprak’tan, Ahmet Akgün, Muhtar Hüseyin hediye, Âlim Hediye dostlarım.
Kadılardan, Kasım Özkan, Hacı Akdeniz ve Ramazan arkadaşlarım.
Akpınar köyünden, Nevzat Akpınar arkadaşım.
Alpaslan’dan, Ali Damlarkaya arkadaşım.
Ergenliden, eski muhtar Osman agam.
Okçulardan, Erdoğan arkadaşım.
Şenol Erbaş dostum ve niceleri.
O kadar çok ki anımsamakta bile zorluk çekiyorum.
İsmini hatırlayamadıklarım da beni affetsinler. Onlar da her zaman benim dostum ve arkadaşlarımdır.
Hepsinin de kulakları çınlasın, Allah acılarını göstermesin.
***
O yöreye Büyük Selçuklu imparatoru Alpaslan’ın torunu tarafından getirilip 1881 yılında yerleştiriliyorlar.
O gün bu gün oradalar.
Anadolu’nun ilk yerleşiklerinden desem yalan olmaz hani.
Hepsine de Allah selamet versin.
***
Önümüzde bir referandum var bakalım onlar ne diyecekler?
İki belediyemiz kaldı onları da alın götürün mü diyecekler?
Yoksa Nasrettin Hocanın fil hikâyesi gibi mi olacaklar?
Bekleyip görelim bakalım, ne çıkacak?
Haydi hayırlısı!