Yazımıza başlamadan önce, ülkemizdeki bütün siyasi partiler in, dışarıdan bir bakışla, içsel/ işlevsel yapıları hakkında biraz genelleme yapmak zorundayız ki bakışlar/duruşlar / ilkeler ve siyasi hırslar bilinsin!
Dostlukların, ilkesel birlikteliklerin ve ekip oluşturma konusunda ki yapıların, siyasi çıkarlar adına nasıl harcanıldıkları açığa çıksın.
Bu bilinmeden ve siyasi hırsla/çıkarla saldıranların da, bulundukları partilere nasıl zarar verdikleri görülsün.
Hoş, bu bir karakter yapısı olsa da, olanlar da zaten kimsenin umurunda değildir.
Çünkü bir tek beklenen vardır ve o da siyasi beklentidir, umulan olmayınca da sırtlar dönülüp gidilir, o kişilerinde bağlı bulunduğu siyasi partiler, bu tür yapılar nedeniyle kısmen de olsa, oy anlamında zararını görür.
Siyasi partiler içersinde bunca yıl gözlenen ve görülenler ve de oy kayıpları hep bu tür nedenlerden ötürü olmuştur, olacakta.
Bu süreç de devam edip gidecektir.
***
Biraz daha kişisel baktığımızda; ilkesi/duruşu, sevgi/saygısı olmayanın, yakınına/arkadaşına/ yarenlerine de faydası olmayacağı gibi, inanın ulusuna ve de devletine bile faydası olmaz!
Çünkü bu tipler; son derece hırslı, son derece de çıkarcı ve menfaatçi olup, tabiri caizse, “kargadan başka kuş tanımazlar” misali, nadir bulunan insan türleridir!
Her zaman cebini ve geleceğini düşünen tiplerden oldukları gibi…
İtici, fesat ve de egoist türde oluşmuş olan insancıklardır!
Yaşam boyu ellerine geçirdikleri tesadüfi fırsatları da, hep insan kötülüğü için kullanırlar.
İşte bu türlerden olan insan kitleleri, hele bir de siyasi zeminde yer tutacak bir zincirin halkası oldukları zaman “yandı keten helva”!
Ellerindeki karayı adeta sürecek ve de insan ötelemek için yer/bahane arayan adeta umacı tiplerdir!
Sevilmezler, sözleri dinlenmez ve iticidirler!
Rüşvet/irtikap hep rüyaları olduğu gibi, doğru çalışıp helâlinden kazanmak gibi de bir düşünceleri de asla yoktur.
Tek pencereden bakarlar ve düşüncelerini yaşama geçirmeye çalışanlardır.
Tabiri caizse; sözüm meclisten dışarı, “ Çingene’ye padişahlık vermişler, önce babasını astırmış” gibi örneklendirilen yapıdadırlar!
***
O nedenledir ki; ülkemizde bulunan siyasi partiler içersinde hiçbir zaman birlik/beraberlik, tatlı dil kullanımı olmadığı gibi, marazalar ve de çekişmeler asla eksik olmaz!
Bunun zararını da, biat eden parti mensupları ve partileri de dâhil olmak üzere, hemen/hemen bütün partiler de her zaman bunlar görülmüşler/yaşanmışlar içindedir.
Bazı kişilerin işleri bittiğinde, gömlek değiştirilir gibi de değiştirildikleri bile görülüp yaşananlar arasındadır.
***
İşte bu yukarıda sıraladığımız nedenlerden dolayıdır ki siyasi partiler iktidara gelemez veya tesadüfi seçmenin ilgisine mazhar olup iktidar ortaklığına geldiğinde bile…
Bırakın yakınlarına, hiçbir vatan evladına dahi faydaları asla olmaz, yıllarca da bu arenada sürtünür durur, sonunda bulundukları sorunsuz yere de geri dönerler.
Marjinal kalıp kapanıp giden siyasiler içersinde de yerlerini almış olurlar!
Bu yazım; bir genelleme olduğu gibi, gördüklerim/yaşadıklarım ve izlediklerimin bir ürünüdür!
Hiçbir ayırım yapmadan, bütün partilerde de bu tür eksantrik yaşam oldukça da mevcuttur.
Geriye dönüp baktığımızda, parti olarak kurulmuş olup, uzun yıllar iktidarda kalmış ama aktif yapısını da kaybetmiş veya hiç gelememiş, sayısı 90’lara varan ve de Marjinal kalmış olan partileri görürüz!
Örneğin bir Demokrat parti, bir Anavatan Partisi Vs. Vs. gibi!
Ki her biri yıllarca Devlet yönetmiş erkli partilerdi.
Şu yakınlarda da buraya gitmeye aday olan bir parti daha vardır ki…
Bunu da ilk yapılacak olan genel seçimlerde, vatansever seçmenler tarafından bizlere gösterilip/yaşatılacaktır!
Kim ne derse desin, bu da kaçınılmaz bir olaydır.
***
Gelelim CHP’nin il seçimlerine:
Beş aday yarıştı ve biri kazandı!
Sonuçta, doğal olarak bu yarışanlardan biri kazanan olacaktı ve oldu da.
Burada bazı adayları destekleyen bazı kişiler, doğal olarak ben de dâhil olmak üzere kaybetmenin eksi çizgisini yaşamamıza rağmen, delegenin takdiri ile kazanan adayı ile listesini de, her adayın ve ekibinin de kutlamak gibi bir asli görevi olmalıdır.
Umuyorum olmuştur da.
Bu bir yarıştır, delegenin kararı üzerinde hiçbir güç olamaz ve de herkes buna saygı duymak zorundadır.
Şimdi yapılması gereken geleceğe birlik ve beraberlik içersinde bakılmasıdır.
Ama çok enteresan bir seçim yaşanmıştır!
Merkezin 90 delegesi olmasına karşın, kendi adayı ile bu sayıdan daha az oy alarak bu seçimi kaybetmesi de, tarih sayfalarına geçen ve anılacak bir olay olarak yaşanacaktır!
Seçim kazanmak, kin ve nefret duyguları olan insanlarla yola çıkmayla olmaz.
Kimse gökten zembille inen özel kutsal varlık da değildir!
Sevgi/saygı/güven/ ilkelilik ve birliktelik bu seçim satıhlarında en geçerli olan unsurlardır.
Bu yoksa başarı da yoktur.
Siyaset; insan kırma/incitme/harcama/yerme/kötüleme/öteleme zemini değil…
Tam tersi insan kazanma sanatıdır!
Hem de İlkeli/dürüst/pırıl pırıl/ sevilen/sayılan ve çalışkanlık arz eden bir yapıyla!
Bu olmazsa, tekrarımdır ki bilinsin; kim olursan ol…
Siyasi zemin içersinde her zaman bir hiç olur gidersiniz.
Durum budur.
Zaman da; kin ve nefret duyguları saçan bazı kişilerin dışında, şimdi birlik zamanıdır!
Yeni kazanan başkanı ve ekibini kutluyor başarılar diliyorum.
Üzerimize düşecek her türlü göreve de hazırız.
Çünkü her şey; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” bekası ve insanlarıyla birlikte, insan gibi yaşama olayı adınadır.
Ötesi yoktur ve olamaz da!
Sevgi/saygı bizden sevgili okurlarımız.