Ne günlerdeyiz ve neler görüp yaşıyoruz ki hayret!
Ne dersen de, ne yaparsan yap, “ imam bildiğini okur” hesabı devam edip gidiyor bakalım nereye kadar?
Dilerim bu böyle devam etmez.
Çünkü elim ve üzücü olaylar o kadar çok ki saymakla bitmez!
Her gün bir uçak dolusu insanımız ölüyor be dostlar, ö-lü-yor-lar!
Yazık.
Ama böyle giderse yazık ederler bu memlekete ve insanlarına yazık!
Ayrıca, neyin sürtüşmesi/çekişmesi/ötelemesi yapılıyor ki böyle bir devirde, böyle bir çağda, böyle bir dönemde?
İnşallah düşünürler/taşınırlar ve aklıselim yapılar da üstün gelir.
Çünkü bu güzel vatan bizim, hepimizin, bunun da ötesi yok.
Geriye dönüp geçmiş tarihimize şöyle bir bakın bakalım…
Bakın da neler yaşanmış bir görün?
Fazla da gerilere gitmeye gerek yok. Osmanlı öncesi koskoca “ Selçuklu Devletine” bir bakın!
Bir çınar ki yıkılıp gitti!
Neden?
İşte o hırs, o taht kavgası, erk kavgası!
Ve de tarikatlar?
Batuniler, hatuniler veya saffafiler (haşşaşiler) gibi!
Yazık değil mi be dostlar?
Hem yazık, hem de çok acı.
Ya Osmanlı Devleti?
Ya Selçuklu öncesi kurulmuş olan Türk Devletleri?
Bu da uzun bir konu!
Hepsine de yazık!
Bunun için yakın zamanımıza yönelik işgal kuvvetleri komutanı olan “Charles Harington’ un anıları” kitabını okuyun lütfen!
Bu emperyalistler nasıl geldiler, nasıl gittiler, bizleri de kan/can ve maddiyat olarak ne kadar zarara soktular öğrenin ve bilin?
Yine “Yüzbaşı Selâhaddin’in romanı” adlı kitabı okuyun da; İstiklâl savaşına asker toplanırken bunun nasıl önlendiğini/önlenmek istendiğini ve de “ bu devlete ne vergi ne de asker verilir” dendiğini görün!
Yazık değil mi be dostlar, yazık değil mi?
***
Halen daha bu çekişme sürdürülmektedir.
Yazık!
Ne güzel demiş Atalarımız; “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” diye!
Ama kime?
Çünkü hırs bir taraftan, kin ve nefret duyguları bir taraftan…
Söylemler bir taraftan, iticilik bir taraftan…
Kime, kimlere karşı, niçin ve neden?
Neden kardeşim neden?
Demokrasi dersiniz, reform dersiniz, kardeşlik dersiniz, birlik beraberlik dersiniz…
Sonra da çevremizdeki devletleri bizlere güldürürsünüz.
Yazık günah değil mi?
Böyle güzel bir yurdu buldunuz da neyi paylaşamıyorsunuz ki?
İlle de siyasi erk mi?
Koskoca bir Anadolu, insanca/kardeşçe yaşa işte.
Neyin eksik ki?
Hep dedikleriniz mi, istedikleriniz mi olacak?
Hani demokrasi, hani seçme ve seçilme hakları, hani hak/hukuk ve adalet?
Hayret değil mi?
Ufak/tefek eksizlikler/yanlışlıklar/haksızlıklar/adaletsizlikler olsa da…
Bunlar da düzelir der sabrederiz be kardeşim, sabrederiz!
Ama bu zemin de kimseye baki değildir hani.
Ömür bu, biri gider biri gelir!
Bu dünya kime kalmış ki?
Hz. Davut’un oğlu Hz. Sultan Süleyman’a bile kalmamış!
Burada önemli olan; “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve insanlarının bekası” değil mi?
Hak yoluna girdikten sonra, arkandan kötü sözler söyletmemek değil mi?
Tarih sayfalarına geçerken, sonraki neslinizi üzecek/utandıracak olaylar olmasın, yapılmasın değil mi?
Doğru değil mi ama?
***
Oysa Atalarımız ne güzel sözler, deyişler yapmışlar ve de “ Atasözü” olarak günümüze kadar getirip bizlere de yol göstermişler!
Hem de ne yollar?
Ama ne çare?
Kabirleri cennet olsun.
Göstermişler ya; yine de birilerinde olan o hırs, o nefret duyguları da asla körelmemiş/bitmemiş be dostlar.
Örneğin; ” keşke Yunan kazansaydı” gibi düşünüp diyenler bile oldu!
Geçmiş tarihte bu devlete asker de, vergi de verilmez bile diyenler oldu!
İstiklâl Savaşına katılmayıp, katılanlar için; padişah fermanına karşı geldi diye onlara dinsiz diyenler bile oldu!
Hayret değil mi?
Üzücü değil mi?
***
Kim vardır ki ben bu vatanı ve insanlarını sevmiyorum desin?
Kim vardır ki bu tür olaylar beni ilgilendirmiyor desin?
Kimse diyemez, diyemezler ama yine de kendilerine doğru gözüken yoldan da ( inanışlarından) asla şaşmazlar ve çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmaktan çekinmezler!
(Lütfen Emeviler dönemindeki “hariciler’i de” anımsayın)
Üzücü dostlar çok üzücü!
Oysa, Vatan/millet sevgisi başkadır be dostlar, bam başkadır!
Ama ne yazık ki siyasilerin işlerine gelmediği zaman bu güzel ülkenin insanlarının neredeyse yarısını anarşist, vatan haini, alçak, terörist veya PKK’lı gibi suçlanıp gösterilmeye çalışılıyor!
Yazık be dostlar yazık!
Yüce Tanrım sen vatanımı ve milletimi koru…
Kötü zihniyetlere, kem bakışlara asla fırsat verme!
***
Ne istenir ki bu bize yurt olan bu vatandan ve halkından?
Hiç mi tarih okumadınız?
Hiç mi ceddinizi merak etmediniz?
Yazık!
Oysa asil bir adın, gül gibi bir kutsal kitabın ve dinin, şanlı bir tarihin ve de bayrağın var…
Ne istersiniz değil mi?
Böyle güzel bir coğrafya sana, sizlere, hepimize yurt olarak sunulmuş yaşa işte, Atalarına şükret ve de rahmetle an işte.
Çalış, araştır, geliştir, mutlu bir yaşam sağla…
Benim yurdum, benim vatanım, benim bayrağım de işte...
Ama diyemiyorlar!
Sanki N.F. Kısakürek’in “ İdeologya örgüsü” kitabındaki “ Baş yücelik yöntemi gibi”!
Hani yargı/margı hak getire, en son sözü “ Baş yüce” der gibi!
Heyhat be dostlar heyhat!
***
Ayrıca biline ki; bu topraklarda yaşayan her tür inana ve de kültüre saygımız sonsuzdur, insan gibi yaşadıkları surece, yurduma, insanına ve bayrağıma saygı gösterdikleri surece tabii ki.
Çünkü bunun örneği yakın geçmişimizde verilmiştir!
Dünyadaki mazlum devletlere bile örnek olacak olan, ülkemizi istila eden emperyalistlere karşı verilmiş olan bir istiklâl savaşımızı anımsayın…
Okuyun, araştırın veya yaşlılarımızdan dinleyin!
Nasıl bir tek yumruk olunup bu vatanın bağımsızlığı için kanlar/canlar verilmiş onu görün!
Bir bağımsızlık ruhumuz var, bir “Üniter Devlet” olma isteğimiz/arzumuz var!
“Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti Devletine” deyişimizde bir haklılık payımız var!
Yapılması gereken tek yol; bilmek, öğrenmek ve öğretmektir.
Yüce Tanrım kutsal kitabındaki Alak suresinin 1. Ayetinde ne diyor?
“ Öğren, öğret, yani “oku”, yani “ ıkra” diyor!
Bunun başka yolu yok be dostlar!
Ötesi de yok, olmaz ve de olamaz!
***
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi saygı bizden.