Bu eşkıya başka eşkıya!
Bu eşkıya, Şener şen’in film olarak çevirmiş olduğu ve adı eşkıya olan bir yapıt değil!
Bu eşkıya, zamanın karanlık berrinde yaşayan evrenin eşkıyası da değil…
Çünkü bu eşkıya, kravat’lı bir eşkıya!
Çünkü öyle diyorlar ve anlatıyorlar.
Bakın bu gün geçmiş yıllarda dillendirilmiş olan bir olaydan alacağım bir anı’yı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunu okuyun ve de bir düşünün bakalım!
Hak/hukuk ve adalet konusunda ne kadar yol alabilmişiz?
***
Kemalizm’in teorisyenlerinden olan eski CHP’li Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt; eşkıya konusunda bakın ne diyor:
Çocuktum…
Babamla çiftliğimize giderdik.
Bindiğimiz faytonun önünde ve ardında muhakkak bir iki silah bulunurdu.
Faytonu süren bile silahlıydı!
Babama sorardım, derdim ki;
Bu adamlar neden silahlılar, ne yaparlar?
Babam da; bizi muhafaza ediyorlar, koruyorlar.
Kime karşı derdim?
Eşkıyaya karşı derdi!
Eşkıya ne yapar?
İnsanları dağa kaldırır soyar, paralarını alır, döverler!
Başka, insan öldürürler mi?
Para verirlerse öldürmezler.
Bu eşkıyalar kimlerdir?
Çakırcalı, Gökçeli, Kamalı falan, daha bir sürü isimler!
Gene şurada/burada işitirdim/duyardım…
Derlerdi ki; Çakırcalı para almış ama köprü yaptırmış. Fukara kızları evlendirmiş!
Çeşmelere su akıtmış!
Ya şimdi?
Yüzüm avuçlarımın içinde düşünüyorum.
Yüzümü avuçlarımın içinden çıkaramıyorum.
O kadar utanıyorum ki.
Ya bu gün?
Beş yüz bin Türk üreticiyi soyanlar var!
Beş yüz bin Türk üreticiyi soyan kravatlı eşkıyalar var!
Bunların enine boyuna ellerini sallaya/sallaya yemiş çarşısında, çarşı pazarda dolaştıklarını, hürmet itibar gördüklerini düşündükçe…
Bunların hala söz sahibi olduklarını görüp duydukça…
Utanıyorum!
Bunların eşkıyadan farkı nedir?
Başlarının melonlu, boyunlarının kravatlı olması mıdır?
Evet. Harmandalı Mehmet kasketli idi!
Lakin Harmandalı iki kişi, üç kişi soydu.
Yaptıklarının cezasını da darağacında çekti!
Fakat kravatlı eşkıya?
Bütün bir ömür beş yüz bin üreticiyi haraca bağlayan, üç beş kravatlı eşkıya ne olacak?
İkram izzet mi görecek?
(Anadolu gazetesi 9 Ekim 1933
***
İşte böyle dostlar.
Dün böyle “sınıfsal” bakıyorlardı!
Ya şimdi nasıl bakılıyor?
Yoksa olaylar daha da sosyetiklik, daha da saygınlık mı getirir oldu?
Peki, üzülenler, büzülenler kim?
Kim beyler/bayanlar kim?
Bir bileniniz var mı?
***
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.