BİR DEMET KARDEŞLİK!
Evet…
Elimizde kalan son bir sevgi demeti!
KARDEŞLİK!
Her zaman lazım olan ve aranılan duygusal bir yapı!
Sevgimizi/saygımızı birbirimize sunmak için…
Bayramlarda/kandillerde içimizden gelen duyguları karşılıklı yansıtmak için…
Bu topraklarda yaşayan; diliyle, kültürüyle, inancıyla, rengiyle insanlarımıza bizim vatandaşlarımız demek için!
Tek vatan, tek bayrak ve tek devlet için!
Elimizde kalan son bir demet!
Kardeşlik çiçekleri!
Ama ne yazık ki onu da yok etmek üzereler.
Yazık!
Yazık be kardeşim yazık.
Hem de ne adına?
Siyasi çıkarlar adına!
Ne adına?
Yeni bir tanınmamış ve görülmemiş, adı bile doğru dürüst söylenemeyen sistem adına!
Ne adına?
Bayağı da, parlamenter sistemi de içinde barındıran, demokrasiyi kucaklamış “Türkiye Cumhuriyeti rejimini” hırpalama adına!
Yapmayın bayanlar/baylar yapmayın.
Bu ülkeye, emellerinize ulaşmak adına bu kötülüğü bulaştırmayın
Bu vatan o kadar boş değil!
Yazıktır, günahtır.
İkide bir dile getirdiğiniz beyazlarınızı giyseniz de, 90 yıllık Cumhuriyet rejiminden bizlere neler çektirdiler diyerek feryat etseniz de, hedefe varmak için Papaz cüppesini bile sırtınıza geçirseniz de…
Bu işin içinden sonra çıkamazsınız!
Yazık olur yazık!
Bu devlete, bu millete, bu acıyı yaşatmayın!
***
Referandum takvimi yaklaştıkça, söylenenler ve gerçek olmadığı halde yaftalanmak istenenler gittikçe artıyor, sertleşiyor.
İlgisi, alakası olmayan ama sözde varmış gibi gösterilen olaylar da ortaya sürülüyor!
Ortam ister istemez geriliyor.
Neden?
Getirmek istedikleri sistemin savunulacak bir yanı yok da ondan.
Tek saldırılan, kendileri gibi düşünmeyen ve desteklemeyen bütün vatan evlatlarına anarşist damgası yapıştırmak!
El insaf be beyler.
El insaaaaf.
Ne olur yapmayın!
Geriye dönüp baktığınızda, tarih boyu kurulmuş, şu veya bu nedenlerle tarihten silinmiş ama izi kalmış 15 Türk Devletlerini” hatırlayın!
Sonra bu işin geri dönüşü olmaz.
Aynı din’i ve aynı kültürü yaşayan bu güzel insanları birbirine düşürmeyin!
Söylenen bazı sözlerde mesnet olmadığını bu millet biliyor ve aynen bunu da dillendirmiş oluyorlar.
Üzülüyorlar, kahroluyorlar!
Hele/hele bunlar içinde söylenen iki söz var ki bunlar bu milletin canını çok yakıyor!
İkinci Kurtuluş savaşı ve seferberlik gibi edilen bu sözler insanlarımızı kahrediyor.
Kime karşı kim ve ne için diyorlar?
Veeee…
“Her taraf düşman işgali altında iken, ırzımız, namusumuz, bayrağımız, vatanımız esir alınmaya, yok edilmeye çalışılırken; Kuvva-i Milliye ulusal kurtuluş savaşı için asker toplarken, padişah fermanı ile bu savaşa katılmayanlar hangi inanç ve hakla ikinci kurtuluş savaşını verecekler ki diyorlar!
Hangi seferberlik diyorlar?
Yine; “ülkemize ve milletimize vurulan prangaları söküp atacağız” diyerekten, bir şeyleri imalı olarak yansıtılmasına da şaşarak bakıyor ve ne diyorlar biliyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, biline ki bakidir ve baki kalacaktır, bunlar boş sözler diyorlar!
Ne olur; siyasi erk adına da olsa, düşündüğünüz ve toplumun en az %60 ı tarafından resmen benimsenmeyen o siyasi fikirler adına da olsa, daha vakit varken bu iddia ettiğiniz tezleri bir kez daha gözden geçirerek bu milleti birbirine düşürecek zemine lütfen itelemeyin.
Son pişmanlık fayda vermez!
Sonra mazeret olarak ikide bir ileri sürdüğünüz, bunda sizi aldatan da olmaz!
Bu Millet, bu vatan, bu perde arkası düşüncelerinize de asla geçit vermez.
Sonuç evet de olsa, hayır da olsa akıbet budur.
DUR YOLCU!!!
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tepeler, Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
Bu tepelerde koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmet'in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek canını kanına kattığı yerdir.
Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin,
Yaptığı bu tepeler, amansız çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
N. H. ONAN