Hele bir okuyun bakalım.
Yaşadığımız şu on yıl süreci içersinde, Cumhuriyet rejiminin örselenmesi, kamufle edilmek istenmesi, hatta ve hatta uygulanan bu başkanlık sistemiyle; işlevliği çoğunluğa bağlı olarak parlamento’nun, dolayısıyla da atanan bakanların önergeleri/tartışmaları dikkate almamaları oldukça dikkat çekici olmuştur.
Yapmış olduğum araştırma neticesi de aşağıda belirtmeye çalıştığım, “yeni bir sistem mi” sorusunu istemesek de gündeme getirmiştir.
Öyle veya böyle, sonuçta oldukça ilgi çekicidir!
Bununla birlikte dilimiz sürtmüş oluyorsa da af ola.
***
O nedenle…
“Baş yücelik” kimdir, nedir diye yazmadan ve de konuya geçmeden önce, bir yazarın kitabından biraz bilgi alıntıları yapalım dedik.
Ama bu konuyu esas anlamında çözüp anlamak için de Necip Fazıl Kısakürek’in “ İdeolocya örgüsü” adlı kitabını okumakta da yarar örüyorum.
Çünkü o zaman ne denecek, nasıl görünecek veya neye benzeyecek az da olsa bilgi sahibi olunacaktır?
Şimdiki zamanla bir benzerlik taşıyor mu, taşımıyor mu işte o zaman bunu tartışmaya veya irdelemeye de gerek duyulacaktır.
Ama birazcık benziyor gibi görünüyor be dostlar.
Aslında birazı fazla ama “ başkanlık sisteminden” de başka da bir adı yok!
Vee bu başkanlık sisteminin de dünyada başka bir eşi veya benzeri olmayan bir sistem.
Yani totaliter bir bakış desem de yalan olmaz hani!
Neyse; bilgi akışı bakımından bir başka yazarın kaleme aldığı bu sistemi biraz olsun ele almakta da yarar görüyorum.
Çünkü bilgi bilgidir!
İster alırsın, ister atarsın ama bilgi her zaman bilgidir.
Tercih siz değerli okurlarımızın!
Bakın bir başka yazar bu konuda neler diyor?
***
İslâmcılar tarafından ideal yönetim tarzı olarak sınırları Hz. Peygamber ve dört Halife dönemi acaba neye benziyordu diye düşünülebilir!
Sanki adaletin, hukukun, fırsat eşitliğinin, insan haklarının ve kendine özgü bir demokrasinin egemen olduğu cennet vari bir yönetim vardır!
Arif Tekin’in Kur’an’ın tarihçesi ve yazım serüveni özellikle de, Halife Osman’la ilgili bölümler!
Baş yücelik devleti neye benzer sorusunun cevabına gelince…
İslâm’ın Devr-i Saadet döneminin asri benzeridir diyebiliriz!
Yani, modern ve çağdaş hali!
***
Necip Fazıl Kısakürek’in “İdeolocya örgüsü” adlı kitabında, bir ütopya olarak tasvir olunan Baş yücelik Devletini kurma davası!
Evet…
Anayasası; “ İdeolocya örgüsü” olan bir dava, bir proje!
“Baş Yüce”, kaba ve umumi manasıyla her hangi bir devlet reisi değil, derin ve grift, içtimai bir remzdir!
Nereye çeksen gidecek bu belagat; Allah’ın temsilcisi ve simgesi mi “Baş yüce”?
“Baş yüce” milletini tek şahıs içinde yek ünleştiren baş örnek!
Onun içindir ki salâhiyeti, hak ve hakikate karşı yekuna eş, kendi öz nefsine karşı da yekunun en ufak parçasından daha küçük…
“ Baş yüce’nin, kendi öz lisanından başka her edası ve işi “ ben milletimin görünürde en bilgili ve en akıllı ferdiyim” diye ilân etmesi mi?
“Baş yüce” yüceler kurultayının her şubede lif/lif örülmüş kanunlar manzumesine aykırı emir veremez ve vermez, fakat her emri kanunu tamamlayıcı ve belirtici ayrı bir kanundur!
Kanunun bir şey söylemediği yerde “ baş yüce emri katidir” gibi.
Ama en doğru cevabı Necip Fazıl Kısakürek’in “ ideolocya örgüsü” kitabına bakarak bulmakta da yarar var.
Çünkü örnek türü çok, diyor!
***
Şimdi bu kitabı, bu sistemi okuyan bazı kişiler de soruyor; acaba bu yönetim şekli bu günkü yönetime benziyor mu, diye?
Çünkü kim ne derse desin, emir ve yasalar tek yerden çıkıyor artı hayat buluyor!
Tek elden hükümler ve kararlar verilip, formalite de meclis çoğunluğuyla tamamlanıp yaşama geçiyor!
Yani formalite tamamlanmış oluyor.
Umarım yürekli bir bilge bunun açılımını yapar/tamamlar ve kamuoyu ile de paylaşır.
Ama nerdeeen?
Her kes sus pus olmuş!
Adeta; “bana dokunmayan bin yıl yaşasın” gibi bir gözle bakılıyor desem yalan olmaz hani!
***
Aslında bunda da Anayasa ve yasalar var ama Baş yücenin emri her şeyin üzerindedir.
Çünkü:
+ Baş yücenin bir emri ile hükümet değişir!
+ Keza cihazı onun adına işler ve adalet onun adına dağıtılır.
+ Bütün hükümet manzumesi, en büyük müesseseden en küçüğüne kadar onun adına iş görür!
(Ama hırsızlık, yolsuzluk, yandaş kayırma, görevi ehline verme, adalet, tarafsızlık, eşitlik, fırsat eşitliği ve benzeri konularda hiçbir emir yok!
Bu da Baş yüce ile ilgili “ ideolocya örgüsünün” 191,192 ve 193 sayfalarında yer alıyor ve baş yüce olarak somut birini tarif ediyor.
Ne demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığı var, ne parlamento, ne de millet!
Sadece baş yüce var.
Böyle bir yetki de, ne dört halife, ne de Osmanlı padişahlarında vardı, deniliyor!
***
Bu sistemi detayıyla veya benzeriyle karşılaştırıp bir yol bulabiliriz iddiası da oldukça fazla.
Merak işte!
Ama halkın dilinde de şimdi dolaşan bu.
Bakalım bir ses çıkacak mı?
Bize düşen de elçilik görevi!
Dinleyelim ve kulak verelim bakalım.
***
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.