BAK SEN ŞU İŞE!
Eğer bu ülkede, hem de böyle bir devirde, yani gelişmiş ülkelerin uzayda yerleşke aradığı bir zamanda, ayrıca ülke yöneten siyasilerimizin ekonominin de çok iyi gittiği yönünde dillendirilmeler duyulup/görülürken, ülkemde, fakirlikten ve parasızlıktan insanlarımız toplu intihar olaylarına giriyorlarsa…
Üzülmekle birlikte, kim ne derse desin, ülke insanımızın/seçmenimizin bundan böyle söyleyeceği, gideceği tek yol sabır ve seçimdir!
Vatandaşlarımızın sıkıntılarına umursamaz kalan siyasi erk’in de değişmesi yönünde oylarını demokratikçe kullanmalarıdır diyorlar!
Bu konuda yapılanları ve uygulananları sıralamama da hiç gerek görmüyorum.
Çünkü yaşananlar bariz bir şekilde ortadadır ve hala daha da devam etmektedir.
Tabii ki takdir de, her fikre saygı duymakla birlikte, yine de halkımızın ve seçmenimizindir.
***
Kısaca bazı örneklemeleri ve bunlara yönelik halkın dilindekileri ele alıp paylaşacak olursak!
Şu son yıllarda öyle yiyeceklerin kafasını kaldırıp, diklenip, insanlarımıza şöyle tepeden bakmasını, adeta kafa tutmasını ve de birilerinin de bundan rant elde etmesini, insan sabrını da ekonomik anlamda zorlamaya başlayan önemli faktörler gibi görürüz.
Çünkü halk arasında konuşulan tek konu da işsizliktir, parasızlıktır ve de pahalılıktır!
Haa bak, işte bunu veya bunları yazarsan da, yazmazsan da suç olur!
Ya siyasiler suçlar yazdın diye…
Ya da vatandaşlar suçlar yazmadın diye.
Aynı iki ucu da kirli değnek gibi!
Ama bizler için kutsal olan da halkın söyledikleri ve düşünceleridir tabii.
***
Hele soğanın, sarımsağın, şekerin Vs. son günlerde yükselmesi ve de bir müddet alınmazlar arasında olması da oldukça ilginçtir!
Ya zavallı ıspanağın başına gelenler de, halk tabiri deyimiyle; “ pişmiş tavuğun başına bile gelmemiştir” diye nitelendirilmesi de oldukça dikkat çekicidir.
Ne yaptı bu zavallı ıspanak?
İnsanlarımız zehirlendi!
Ama bakalım neden zehirlendi?
İlaç mı, yabani ot mu, açıklanmış değil ama iyi de bir iz bıraktı hani?
Gazlayıp gittiler ve ıspanak ekicilerinin de çanına otu tıkadılar!
Zavallı köylüm bir tarafta sarımsak/soğan ekip, satıp sevinirken, öbürü ise dizlerini dövmektedir.
Ne yapı ama değil mi?
Ne vicdana, ne hukuka, ne de dini inançlara sığmaktadır.
Yazık!
Ya su?
Hani şu bayağı içtiğimiz su?
Kana/kana kullandığımız, yunduğumuz, aş yaptığımız ve de yaşam bulduğumuz evlerimizdeki su?
Bakın nasıl vatandaşa sunuluyor görün!
Evvela suya parasını veriyorsunuz!
Verdiğiniz paradan bir de KDV ödüyorsunuz…
Suyu kullanıp atarken de sıvı atık anlamında bir vergi daha ödüyorsunuz!
Ne su ama değil mi?
Sözde Allahın kullarına verdiği su işte!
Hangi parka, hangi kahveye giderseniz gidin vatandaşın ağzındaki gündem işte bunlar.
Hele ki emekliler?
Vay/vay/vay!
Sakın bana kızmayın emi, çünkü ben bir elçiyim!
Ne yazıyorsam vatandaşların ağzından çıkanları yazıyorum.
Daha çok ama sayfa az.
Aman sevgili okurlarımız, yine de gülümsemeyi elden bırakmayın emi?
Çünkü size yakışan budur.
Sevgi saygı bizden.