Bu yazımı istek üzerine bir kez daha yayıma koyuyorum. Lütfen beni affedin.
Yaşamımızdaki gidişata bir baktık ki pek hayra alâmet değil, o zaman biraz da kutsal kitap dili kullanalım bakalım, belki faydası olur dedik.
Ve ilmi/dini bütün olduklarına inandığım kişilerden de bu bilgileri alıntı yaparak sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.
Lütfen dikkatle okumanızı rica ediyorum.
Öğrenelim, öğretelim ve de yansıtalım.
Hata yapmak istemem, hatam olursa ki pek mümkün değil ama yine de eleştiri sayfasını sonuna kadar hoş görü ile açık tutuyorum.
Bakışım da ve inancımda, dini bilgi içeren yazılar benim için son derece önemlidir!
Hiç kimseyi yanlış bilgilendirmek, yönlendirmek istemem ve bunun vebalini de yüklenemem.
Çünkü atalarımın bana vasiyeti var!
Şöyle diyorlardı:
“Dini bilgilerinin yeterli olmadığı alanlarda, sus ve dinle ama sonra da araştır, gerçekleri öğren ve paylaş” diye.
***
Önce söylenen ve yerini bulan deyişlerle başlamak istiyorum!
“Musa gittikten sonra buzağıya tapanlarla, Muhammet gittikten sonra mala tapanlar aynıdır”!
“İslâm dini servetin zenginler arasında bir güç olarak dolaşmasını yasaklamış, toplumdaki Spekülâtörlerin, kartellerin oluşmasını da engellemiştir”!
Kişilere özel gibi gelse de ama kıssadan hisse işte!
Fakat günümüzde de ne çare ki bu bakış da tam gaz ilerlemektedir!
Çünkü her kes, özellikle de siyasiler, bunu kendi inanışlarına ve algılarına göre uygulamaktadırlar!
Yani bizden olanlar 3/5 maaş alırken; halkımız arasında da, asgari ücretli, emekli, çiftçi, esnaf, çalışan ve de EYT’ liler arasındaki ekonomik dengesizlik, oransız ve de haksız olarak yürürlüğe sokulmaktadır gibi algılanmaktadır..!
Yani; “biz hepimize yeteriz” gibi düşünülmesi ve söylenmesi gerekirken, “ biz bize yeteriz gibi” ayrımcı/öt eleyici bir bakışla söylenmesi de oldukça dikkat çekicidir!
Bu da inançlarımıza göre asla doğru değildir.
İşte vatandaşın da dilinde ve de düşüncesinde olanlar da bunlardır.
Onun için; “Tanrım, bunları sana havale ediyoruz”, diyebiliriz ve araştırır gerçekleri de, halkın dileğine yakın olarak yansıtmaya çalışırız!
Yani, halkın düşüncesini yansıtmakta da elçilik görevimizi yapmaktayız.
***
Gösterişli sofralarda besmele ile başlayan yemekle, şatafatlı binitler, 1000 dolarlık başörtüleri ve malikânelerde kılınan nafile namazlar…
Dinimizin de yaklaşık 1470 yıllık kaderi de bu olsa gerek.
Elçilerce beyan edilen hakikatlerden ters yüz edilişi ve akabinde ortaya çıkan yıkım…
Dindarlar, yani “dini- darlar”!
Mazlumlar ise, “ yardakçı” olmuş durumda!
Kılınan namazlar riya, mescitler dırar/zararlı hale gelmiş…
Maun suresi unutulmuş, namazlar; yoksuldan, yetimden uzak konuşlanmış…
Eşitlik merkezi olan Kâbe, kapitalizmin kalesi olmuş…
Zikirler, zikirmatik ile çekiliyor; Kur’an, bir tılsım kitabı misali, 40 bohçaya sarılıp asılmış duvarlara…
Kapital İslâm: Kapital İslâm’dan “lâ” çıkarsa; gerisi “ kapitalizm” olur.
Zaten temel sorun da budur diye dillendirilmektedir!
Müslüman zihin, “lâ” yı yaşamından çıkarmıştır. Yani kelime’i Tevhidin amentüsünü unutmuştur.
Nasıl mı?
Müslüman zihin, lâ ilahe illallah ifadesini çekmeye indirgemiş, yaşamayı terk etmiştir.
Terk ettikçe kesesi dolmuş, serveti artmıştır ki bu da doğal yaşamın ta kendisi olmuştur.
Peki, ne demek bu “ lâ ilahe illallah”?
Lâ: yok, red…
İlâhe: Kudret, otorite, yöneten!
İlla: sadece.
Allah: Kur’an daki isimlerin sahibi yani yüce yaratan.
Yani bir diğer anlamıyla; Kur’an da zikredilen ve tamamı toplumsal olan isimleri ihtiva eden unsurlar dışında kalan tüm otoriter odakların reddi ile “ İslam” olunur…
Bunun Türkçesi; kapitalizmi, emperyalizmi red ve inkârdır.
Bu gün insan yaşamını kontrol eden bu gibi algıları kabul etmek sureti ile İslâm olunamaz.
Bunu ben söylemiyorum, Kur’an söylüyor!
Ve işte tam bu noktada baş gösteren hastalık; “ şeytanlaşma temayülüdür” ama mızraklı değil, bıyıklı şeytanlardan bahsediyorum!
Bunu da biraz açalım dilerseniz:
Kur’anı Kerim’de 80 küsür yerde geçen bir kavramdan bahsediyoruz.
Tarih boyunca “ masallara konu edilmiş” gerçek manası hiçbir zaman anlaşılamamış ve mistik bir hezeyan haline gelmiş önemli bir kavram.
***
Ştn kökünden geldiği bilinen ve İslâm öncesinde de kullanılan bu kavramın, uzaklaşan, uzaklaşma manasına geldiği belirtilir. (Ragıp El İsfehani, stn mad.)
Kur’an’a göre şeytan:
Düşmanlık aşılayan ( Bakara 36)
Fakirlikle korkutup, cimriliği (mal yığmayı) öneren (bakara 268)
Ribayı / emeksiz kazancı emreden. ( Bakara 275)
İnsanları kendi safında örgütleyen! (Ali İmran 175).
Malları gösteriş için harcatan, müsrifleştiren. (Nisa 38)
Kur’an’ı okunmayan bir kitap haline getirip, Kur’an dışı bir din algısı yaratan! (Nisa 60)
İnsan tabiatına aykırı iş ve oluşlar emreden.(Nisa 119)
Vaatleriyle kuruntu ve ümit aşılayan! (nisa 120)
İnsanlığı iyi ve güzel işlerden alıkoyan! (Maide 91)
Kötülükleri iyilik olarak gösteren, algıları değiştiren! (enam 43)
Ebedileşmenin, servet ve zenginlik yoluyla mümkün olacağını telkin eden! (Taha 120)
İnsanları telkinleri ile uyuşturan, etki altına alan. (Araf 200)
İsyankâr, inatçı ve bozguncu! (Meryem 44).
İnsanlığı bilgisizliğe, cehalete, bağnazlığa sürükleyen! ( Hac 3).
Zenginlik vadeden. (Haşr 16).
***
Bu maddeler arasında yer almayan en tehlikeli özellik ise; “Allah ile aldatmak suretiyle kandıran”, Allah’ın ismini anarak kandıran, mümin görünümlü müşrikliğin temsilciliğine soyunanlardır.” ( Fatır 5. Lokman 33).
Diye bir özellikten de bahsetmek gerekecektir.
İlgili ayetleri incelediğimizde, “ Allah ile aldatma” özelliğinin, şeytani bir özellik olduğunu da görürüz.
Bu ve benzeri ayetlerde; “Şeytan sizi aldatır” noktasına atıf yaparken, meseleyi bu çerçevede sunan bir üslup ile karşılaşırız.
“Sizi mal ve zenginlik ile aldatanlar şeytandır”!
***
yakında yeni ve kitabi bilgiler ışığında bazı bilgileri, yalnızca Kuran’ da olanları paylaşacağız.
Bazı tarikatlar veya din kisvesi altında para kazananlar bize kızabilirler.
Ama hiç önemli değil.
Önemli olan yalnızca doğruları, Kuran’da yazılı olan gerçekleri sizlerle paylaşmaya çalışacağız ki...
Vatandaşlarımız ve dindarlarımız neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilsinler.
Çünkü bizim bir tek kılavuzumuz var, o da Ulu Tanrımızın bize göndermiş olduğu Kur an- ı Kerim’dir.
Ötesi boş ve uydurmadır.
***
Yüce Tanrım gülen yüzlerinizi soldurmasın inşallah.
Sevgi/saygı sunarım değerli okurlarımız.