ADALET VE VİCDAN!
Bu iki unsurun olmadığı yerde, ne huzur, ne sevgi, ne güven ne de birlik ve bütünlük olur.
Allah sevgisi ve korkusu olan, hakka/hukuka ve adalete inananlara da selâm olsun.
Çünkü böyle bir zamanda bu tür yapıya büyük ihtiyaç var!
Öyle olaylar ve öyle uygulamalar yaşıyoruz ki anlamak, kafa yormak, şöyle dursun bu konuda yorum yapmak bile abes geliyor.
Yazık!
Ama yazmak ve de paylaşmak zorundayız.
Tabii ki doğru ve çizgisinde olarak!
Ama hemen, yine de aklıma Emevi’ler dönemindeki aykırı inanış içinde olan ve son halife olan Hz. Ali’ye baş kaldıran” hariciler” geliyor!
Hasan Sabbah’ın Alamut kalesinde yer tutup o coğrafyada estirdikleri “ haşşaşi” inancının mücadelesi geliyor!
Aslında bunları düşünmek ve dile getirmek bile inanın bana zor geliyor.
Ama bunlar da yaşanan birer gerçek.
Çünkü tarih bunları yazmış.
Acabamı ki diye de düşünmeden edemiyoruz.
Ama komedi olsa da, adaletsiz ve hukuksuz olarak da yaşanır mı diye düşünülse de, vatan/ millet adına konuşmaya/ anlatmaya ve de bunları paylaşmaya mecburuz.
Çünkü bu batan günün son ışıkları gibi gözükse de, ampul patlasa da, bu ülke yine karanlıklar içersinde kalmaz!
Çünkü Türk ulusu, atalarından gelen gen’le ve inançla, her zaman tarihin safhalarında olduğu gibi, yine bir çıkış yolu bulurlar.
***
Yargı/hukuk ve vicdan bu günlerde, bırakın vatandaşları/avam’ı, bu devlete hizmet vermiş, en yüksek kademesinde bulunmuş insanlarımızı bile isyan ettirmiştir!
Son zamanda YSK tarafından verilen kararları bakın nasıl ifade etmektedirler!
Sayın Abdullah Gül Eski Cumhurbaşkanı:
“Anayasa mahkemesinin 2007 yılındaki “haksız kararı” karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan YSK’nın aıldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım.
Yazık, bir arpa boyu bile yol alamamışız” demiştir!
Yine eski Başbakanlardan Sayın Davutoğlu’da bu kararı eleştirmiştir.
AKP İstanbul Milletvekili Sayın Yeneroğlu da bakın neler demiş:
“Ebu Hanife’nin, mihraptan ve minberden hukukun sesini kısarsanız, Allah’da sizin nefesinizi kısar” ifadesini kullanarak, tepkisini böyle bir örnekleme ile dile getirmiştir.
YSK’nın İstanbul kararına karşın ayrıca bakın hukukçular ne demiş:
“Hukuk, anayasa askıya alındı. YSK’nın içtihatları yerle yeksan edildi. Tarih bu ayıbı yazacaktır. Şimdi seçim değil, onun iptali şaibeli olmuştur” denilmiştir.
Yazık
Bu ülkeye bu insanlara yazık!
Fazla detaya gerek yok, yaşananlar ve dile getirilenler zaten buna ışık tutmuşlardır.
***
İstanbul’da seçim yeniden olacak.
Tarihi de 23 Haziran olarak belirlendi.
Dikkat edin seçimler değil, seçim diyorum!
Çünkü tek zarf içinde kullanılan oyların üçü geçerli ama Büyük Şehir Belediye Başkanlık oyları geçerli değil.
O oylar şaibeli imiş!
Yazık!
Öbür oylar sağlam ama bunun başına taş düşürmüşler!
Ama başına taş düşürülen bu başı yaralı seçimi, inanın ki bütün İstanbul birleşerek, bu başı tedavi edip tekrar o alana getireceklerdir.
Bunu görüp yaşayacaksınız.
Çünkü adalet…
O ilâhi adalet şaşmaz!
Çünkü bizim vatandaşımız, saçı bitmedik yetimlerin hakkının yenmesini istemez/kınar ve hak/hukuk adaletten de asla ayrılamaz.
Vatana/millete hayırlı olsun.