( Virüs / Salgın Hastalık Bağlamında )
Zor zamanlardan geçiyoruz. Tarihin değişik dönemlerinde olduğu gibi toplum ve insanlık olarak yine imtihandayız. Son zamanlarda virüs kaynaklı salgın hastalıktan dolayı “sosyal medya” denilen iletişim dünyasıyla, biraz da bazı haberleri, duyuruları paylaşma kolaylığı sebebiyle daha çok haşir-neşir oluyoruz. Çünkü evde kalmayı unutmuşuz, çocuklara vakit ayırmak sözünü, hafta sonları onları AVM ye ya da dışarı çıkmak olarak algılamışız. Her fırsatta hemen dalıyoruz facebook ,instagram yada twitter hesaplarımıza. Ancak sosyal medyanın kendine ait “tarzı” ve o dünyaya egemen olan “dil” i doğrusu hepimizi baya endişeye sevk etti. Ahlak ilkeleri sanki sosyal medya için geçerli değil mi acaba. Orada paylaşılanlardan sorumlu değil miyiz? Yaptığımız yorumlardan mesuliyetimiz yok mu acaba?Muaz b. Cebel’in (r.a) soruyor, Peygamberimiz (s.a) cevaplıyor: “İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir” (Tirmizî,Îmân,8) . Dillerimizin ürettikleri yani konuştuklarımız kapsamına, zihinlerimizin ve ellerimizin ürettiklerini yani yazdıklarımızı da eklemeliyiz. Zira bugünün dünyasında tuşlarına dokunduğumuz bilgisayar vb. aletlerle ürettiklerimizin yazılı, görsel ve sosyal medyada nasıl yayıldığı herkesin malumudur. O zaman ben hadisten şunu anlıyorum, sadece konuşup yazdıklarımızdan değil, başkalarının gizli yönlerini araştırıp ortaya koyarak yaydıklarımızdan, hakkında bilgimiz olmayan haber ve sözleri taşımaktan da sorgulanacağız.
“Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Zira zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini/kusurlarını araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin” (Hucurat 49/12)
“Bilmediğin şeyin peşine düşme! Zira kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra17/36)
Şu imtihan dünyasında yaptığımız, konuştuğumuz, yazdığımız, paylaş ya da beğeni butonuna bastığımız, dolayısıyla yaydığımız her şeyin hesabının Kıyamet gününde mutlaka sorulacağının bilinci içinde olmak insanlığın ve Müslümanlığın gereği değil midir?
“İman edenler arasında çirkin şeylerin yayılmasını isteyenlere dünya ve ahirette elem verici bir azap” (Nûr 24/19) olduğunun bilinci bize genel de nasıl bir ahlaktan ya da özelde nasıl bir sosyal medya ahlakından bahsediyor düşündük mü hiç?
Hayatın her alanında ama son günlerde ise CORONA Virüsü sebebiyle evlerde her türlü iletişim araçları ama özelde de sosyal medyada dolaşırken şu ilahi buyrukları göz ardı edemeyiz:
“Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. (…) Birbirinizi karalamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim tövbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” (Hucurât 49/12) ilkesine uyan bir sosyal medya anlayışı var mıydı?
Efendimizin (s) ‘insanların en kötüleri’ diye nitelediği; “insanlar arasında laf taşıyanlar, dostların arasını bozanlar, masum kişilere sıkıntı verenler”(İbn Mâce, 4119) hadisi sosyal medyayı hiç ilgilendirmiyor mu acaba?
“Size bir bozguncu bir haber getirirse onu araştırın; yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz” (Hucurât 49/6) ilkesi gereği her haberi / bilgiyi süzüp alan mı olduk yoksa direk gördüğümüzü paylaşan mı? Dillerimize / klavyenin tuşlarına şehir efsanelerini mi doladık, yoksa sahih haberleri mi?
BU NECİP MİLLET BU VİRÜS KAYNAKLI ZOR GÜNLERİ DE ATLATACAKTIR ELBET VE UNUTMAYACAĞIMIZ KAHRAMANLARIMIZ VAR :
- Gözleri kan çanağına dönen, hastamı kaybettim diyen Sağlık Bakanını,
- Her biri vazife aşklarıyla tıpkı cephede ki asker gibi, savaşan tüm sağlık personelini,
- Yaşlıların evine ekmek götüren soda götüren polisleri,
- Yavrum, dedeni görünce sarılıp öpme ne olur, derken içleri titreyen anne babaları,
- Torununu uzaktan görüp iç çeken dede ve nineleri,
- Salgın hastalık geçinceye kadar camimiz, vakit ve Cuma namazlarına kapalıdır yazısını cami kapısına asarken elleri titreyen ve ağlayan din görevlilerini, VE DAHA NİCELERİNİ ASLA UNUTMAYACAK.
- Yaşlıları dışarı çıktı diye eline telefon alıp derdini sormayan, onların videolarını koyup kahkaha atanlarda unutulmayacak.
- Umrecilerimizi, virüsün sebebi gibi göstermeye çalışanlar da,
- “150 bin imam bir doktor etmez” hezeyanını dillerine dolayarak gözbebeğimiz imam kardeşlerimize saldırma küstahlığında bulunanlar da,
- Böylesi bir durumda bile, 1.sınıf çocuklarına neden başörtülü öğretmen ders verdi diyecek kadar nefret kusan gazeteci de unutulmayacak…
Bilelim ki, bize, iyilikten yana ne gelirse Allah’tan, ama kötülükten yana ne gelirse de kendimizden geliyor (Nisa4/79). Yine insanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde fesat çıktı (Rûm,30/41) VE ÇIKIYOR.
Bizleri umduklarımıza nâil, korktuklarımızdan emin eyle Allah’ım!
Bütün dünyayı kuşatan salgın hastalık karşısında bizlere inayetini lütfeyle Allah’ım.
Her daim mağdurların, mazlumların, gariplerin yanında yer almış; çaresizlere kucak açmış necip milletimizden rahmetini esirgeme Allah’ım!
İlâhi Ya Rabbi! Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza kolaylıklar nasib eyle Allah’ım! Ya Rabbi! Devletimizi, milletimizi, İslam beldelerini ve bütün insanlığı her türlü afetlerden, musibetlerden, kötülüklerden, salgın hastalıklardan muhafaza eyle Allah’ım! İlâhi Ya Rabbi! Zor günlerden geçiyoruz. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eyle Allah’ım!
Ya Rab! Bu zor zamanlarda, büyük bir özveri ile gece gündüz demeden çalışan başta sağlık görevlilerimiz olmak üzere tüm çalışanlarımıza yardım eyle Allah’ım. Bizlere taşıyamayacağımız ağır yükler yükleme Allah’ım! Ya Rabbi! Dünya imtihanımızı kolaylaştır, musibetler karşısında bilincimizi ve direncimizi artır, bizlere sabır ve metanet ver Allah’ım! İlâhi Ya Rabbi! Dünyada ve ahirette, mahşer gününde mahcup ve mahzun olmaktan cümlemizi muhafaza eyle Allah’ım!