Rabbimizin biz kullarına verdiği sayısız nimetler vardır. Ve biz bu nimetleri saymaya kalksak sayamayız. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de zaten bu durumu bize şöyle haber veriyor: “ O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür. “ ( İbrahim , 14/34)
Her bir azamız bizim için kıymetlidir. Ama bazı azalarımız vardır ki, onlar olmadan hayat daha da zordur. Bunlardan birisi de dil azamızdır. Dil, bizim her halimizi ifade etmeye yarayan hayati bir organımızdır. Derdimizi, isteğimizi, sevincimizi yani her şeyimizi dilimizle ifade ederiz. Dil çok hassas yaratılmış duyu organlarından birisi olmasının yanı sıra zikrin ifadesi, insanın tercümanı, kalbin meyvesi, cennetin anahtarıdır. Dolayısıyla kemiksiz yaratılmış bu organı amacı doğrultusunda kullanmak gerekir. Aksi insanı ve insanlığı felakete sürükler.
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (İsra 17/53)
Her nimet gibi dilimiz de bize emanettir. Dil, yerinde ve zamanında yapması gereken görevleri yapmaz ise, bize sorumluluk getirir. Kalb kırıcı bir ifade ise, dilimizle yapacağımız en bariz hatalardandır. Bu sebeple atalarımız “ dil yarası, kılıç yarası “ diyerek dilin sorumluluğunu en güzel şekilde ifade etmişlerdir.
Dil, söz içindir. Kelâm içindir. Kelâm, anlatmak ve anlamak içindir. Sözlerin en güzeli kelâm-ı kadimdir. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır, diyen ecdadımız sözün insan için olduğunu ifade etmişlerdir. Bununla ilgili bazı cümleler: Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz) / Bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır /Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? / Bülbülün çektiği dili belası / adam olana bir söz yeter / ağaç ucuna yel değer, güzel kişiye söz değer / büyük lokma ye büyük söz söyleme.
Söz, insanı tesir altına alan en önemli vâsıtadır, Bazen sözün tekrarı gerekir, Bazen meramını ifade ederken, kelimeleri iyi seçmesi gerekir, çünkü; SÖZ, TOHUM gibidir. Yani şimdi bir netice alamayabiliriz, ama bir gün o söz tohumu yeşerecektir. Müslüman için en önemli söz, kelime-i şehadettir, arkasından, tesbihattır ( Kur’an tilaveti, selâtü selam, kur’an ve sünnetin öğrettiği dualardır. Tersi, yani olumsuz olan söz / sözler ise, küfür veya küfrü gerektiren sözlerdir. “ Ya hayır söyle, ya da sus “ peygamberimizin öğrettiği önemli bir düsturdur. Bazen sözün tekrarı gerekir, kutsal kitabımızda bunun en güzel örnekleri vardır. Sözümüz marufa / iyiliğe, hayra, güzelliğe davet olmalı. Unutmayalım “ güzel söz de sadakadır “ Daraldığımızda sözümüz acıtmamalı, nefis bundan hoşlanır. Ama kur’an bize şöyle öğütte bulunuyor: “ Rahmân'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, "selâm!" der (geçer)ler. “ ( Furkan, 25/63) Sözümüz, iyiliği ve güzeli talep etmeli. Kur’an böyle öğretiyor: “ Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir. “ ( Âl-i İmran, 3/ 110)
Dil, kişinin duruşunu gösterir. Kimliğini ifade eder. Dil ile söylenen her sözün aynen davranışlarımızda olduğu gibi ahirete yansınması vardır. Bu itibarla diline sahip olan esasından nefsine sahip demektir. Müslüman, her aklına geleni söylemez. Ölçer, hesap eder ve ondan sonra söyler. Söz gümüşse sükût altındır, sözü boşuna değildir. Kişi en yakınlarından başlayarak sözüne / kelamına dikkat etmelidir. Kur’an-ı Kerimin anne-babaya “ öf” bile demeyin ihtarı boşuna değildir. Sadece onlara mı? Elbette hayır, bütün aile fertlerine ve akrabalara karşı dil konusunda dikkatli olmalıyız. Komşulara, iş arkadaşlarımıza yani herkese karşı dikkatli olmalıyız.
Sevinç anında veya kederde, her halimizde dilimizden çıkana dikkat etmeliyiz. Mesela, taziye bu açıdan önemlidir. Hasta ziyaretinde karşıdakine moral olacak bir iki cümle sarf etmek, sınava hazırlanan bir öğrenciye moral vermek, sıkıntılı olan bir kardeşimize teselli ifade eden cümleler söylemek sön derece önemlidir. Bundan mıdır ki, sevdiklerimizle bir kahve içimlik buluşmaları çok önemseriz. Gerçekte dertleşmeler insanı ne kadar da rahatlatır. Bir dostun : “ Hele anlat senin bir sıkıntın var “ şeklindeki tespitler ve dayanışmalar ne kadar da bereketlidir. Rabbim dostsuz ve dostun muhabbetinden mahrum bırakmasın.
Dilimizin afetlerinden korusun Rabbim , dilimizden çıkanlar yüzünden dostunu kaybeden olmayalım. Ne güzel demiştir Hz Mevlana: “Yaydan fırlayan ok gibidir ağızdan çıkınca bir söz. Ve hiç geri dönmüş değildir atıldıktan sonra bir ok. Seli başından bağlar ileriyi gören kişi. Ve geçtiği yerleri harap eder baştan bağlanılmayan sel. Ne tükenmez hazinesin sen ey dil ve ne devasız bir dert!