Oruçluya Mekruh Olup Olmayanlar:
1- Özürsüz olarak bir şeyi tatmak ve çiğnemek mekruhtur. Çünkü bunu yapmak orucun bozulmasına sebep olabilir.
Bir kocanın kötü huylu olması, karısı için bir özürdür. Böyle bir kadın, pişireceği yemeğin tadına tuzuna bakabilir yeter ki ağzına aldığı şeyi yutmasın.
Ücretli çalışan aşçıların iş yerinde, hastene ve okul gibi yerlerdekilerine hazırladığı yemeğin tadına ve tuzuna bakması da bu kapsamdadır.
Kadın kısmı, çocuğuna çiğneyip yedirmek için oruçsuz birini bulamazsa çiğneyebilir. (Nimeti islam; Diyanet İlmihali)
2- Lüzumsuz yere bir şey çiğnemek mekruhtur. Zira bu durumda görenlerin sui zanna düşmelerine sebep olur. Az önce bu mesele geçmişti.
3- Nefsinden emin olmayanın, hanımı ile sevişmesi, öpüşmesi mekruhtur. Zira bu hal orucu bozmaya kadar gidebilir. Şayet sevişme esnasında menisi gelirse, orucu bozulur. Kadın, zevk alır ıslaklık gelirse, onunki de bozulur ve kaza gerekir.
Kendinden emin olan kişinin hanımını öpmesi, kucaklaması mekruh değildir.
4- Kendini zayıf düşürecek olan birisinin kan aldırması, meşakkatli işte çalışması mekruhtur. Gücü kuvveti yerinde olanlar için bunlar mekruh değildir.
5- Oruçlu kişi ibadet içinde bulunduğu için gıybet etmesi, dedi kodu yapması, yalan söylemesi, ayıplı küfür sözler söylemesi, malayani ile meşgul olması, tavla ve buna benzer oyunlar oynaması her zaman caiz olmamakla beraber, oruçlu için özellikle sevabını gidereceğinden dolayı mekruhtur. (Nimeti islam; Zuhayli)
6- Harareti gidermek için ağza, buruna su vermek, ıslak havluya sarınmak hatta yıkanmakta mahzur yoktur. Yeter ki ağızdan ve burundan içeri su gitmesin.
7- Misvak kullanmak, dişleri macunsuz fırçalamak mekruh değildir. Macunlu fırçalamakla macunun içeri gitmesiyle oruç bozulur.
8- Misk, gül gibi güzel kokulu şeyleri koklamak mekruh görülmemiştir. (Nimeti islam)
Oruç Kefareti ve Fidye:
Özründen dolayı, Ramazan-ı şerifte eda edilemeyen oruçların, özrü geçtikten sonra, gelecek senenin Ramazanına kadar ödenmesinde herhangi bir sınırlama yok ise de, mümkün olan ilk fırsatta kaza oruçları tutulmalıdır. Nitekim Hz. Aişe validemiz, özründen dolayı tutamadığı oruçlarını, ramazandan önce ödenmesinde acele ederdi. Hatta Şafiilere göre, bir ramazanda kazaya kalmış orucun, gelecek ramazana kadar kaza edilmesi gerekir. Mazeretsiz yerine getirilmeden öteki ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü vardır. (Bedayi 2/104)
Özründen sonra tutma imkânını bulamadan ölenler, bundan mesul değildir. Fidyesinin verilmesini vasiyet etmeleri de icab etmez. Fakat tutma imkânı olduğu halde tutmadan vefat ederse, mesul olur ve ödenmesi için fidye verilmesini vasiyet eder.