ORUÇ
Kasten orucun bozulup kefareti gerektirmesi için hem sureten hem de manen iftar vuku bulmalıdır. Bu da âdeten gıdalarına, tedavi yada lezzetlerine kasdi ile yiyilip içilen şeylerden birini isteyerek kasten yutmakla veya arkadan ya da önden cinsel yaklaşma ile vücuda gelir. Buna göre gıda sayılmayan, bedenin salahına yaramayan, tab'an murdar olup kendisinden nefret edilen bir şeyin isteyerek ve kasten yiyilip içilmesinden veya bir ilacın ağızdan başka bir taraftan içeriye akıtılmasından dolayı kefaret lazım gelmez, (ömer Nasuhi Bilmen)
Kefaret, oruç tutmamanın değil, orucu bozmanın bir cezasıdır.
Buna göre Ramazan orucuna niyetlenmemiş ve oruç tutmamış kişiye kefaret değil günü gününe kaza lazım gelir. Kefaret gerekmeyişinin nedeni, suç büyük olduğu için; kefaret yeterli gelme-diğindendir. Zira mazeretsiz olarak tutmadığı bir günlük Ramazan orucu yerine başka zamanlarda ömür boyu oruç tutsa telafi edemez. Nitekim Hadis-i şerifte; "Kim hastalığı ve bir ruhsatı olmaksızın Ramazandan bir gün oruç tutmasa bütün günleri oruçlu geçirse yine bu orucu yerine getiremez. "(Ehu Davud; Tirmizi; İbni Mace)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri bunu anlatırken der ki;
Oruçlu iken kasten orucu bozmak, Ramazan'ın o gününü yaralamaktır. Oruç tutmamak Ramazan'ı katletmek gibidir. Bir mahallede kavga esnasında yaralama hadisesi meydana gelse, büyüklerin araya girmesiyle mahkemeye intikal etmeden halledilebilir. Fakat işin içinde cinayet varsa bunun halli orada mümkün olmaz. İş mahkemeye intikal eder.
Bunun gibi bozulan oruç kefaret ile halledilir. Fakat tutulmayan oruçların suçu mahkeme-i kübraya intikal eder. Onun içindir ki keyfi oruç tutmayan kişi o tutmadığı oruçları kaza etmekle beraber çok tevbe etmesi, göz yaşı dökmesi gerekir. (Ömer Nasuhi Bilmen)
(Safilere göre, kefaret yeme içme ile bozmaktan değil cinsel yaklaşmaktan gerekir.)
Ramazan orucunun edasından hariç başka oruçların bozulmasından kefaret değil kaza lazım gelir. >>Devamı var