Kur’an
Teravih namazının yirmi rekât olduğunun delili Malik'in, Yezid Bin Ruman'dan naklettiği şu rivayettir:
"Hz. Ömer zamanında insanlar vitir ile beraber 23 rekât namaz kılarlardı. "Bunun açıklaması olarak denilmiştir ki; Farza bağlı sünnetler on rekâttır. Ramazanda bunlar iki katına çıkarılarak vitirle beraber 23rekât olmuştur. Çünkü Ramazan ayı ibadet için gayret gösterme ayıdır. Bu durumun sahabe arasında meşhur olduğundan dolayı icma haline gelmiştir.
İbni Abbas (ra)'dan rivayete göre "Hz Peygamber (as) Ramazan ayında 20 rekât namaz kılardı." Hz. Ömer (ra) Ubey Bin Ka'b'ın arkasında toplanan cemaate 20 rekât kıldırıyordu.
Netice olarak teravih namazının sekiz rekâtının Peygamber Efendimizin sünneti, kalan on iki rekâtının ise, teravihin 20 rekât olduğuna dair zayıf rivayet dikkate alınmayacak olursa sahabenin sünneti ve İslam ümmetinin Ramazan ayını ihya gayesi ile yaşattığı geleneği ortaya çıkar. Bu durumu birbirinden ayırmak için bazı Hanefiler teravihin sekiz rekâtı sünnet, on iki rekâtı müstehaptır, demişlerdir. (İbni Abidin, 1/738, Diyanet İlmihali 1/314, Fethu'l Kadir)
Ebu Yusuf İmamı Azam'a teravihi ve Hz. Ömer (ra)'in fiilini sormuş o da:
"Teravih sünneti müekkededir. Ömer (ra) onu kendiliğinden ortaya çıkarmamıştır. Bu hususta bid'at işlemiş de değildir. Onu ancak elindeki bir bilgiye istinaden emir etmiştir" diye cevap vermiştir. (İbni Abidin, El İhtiyar)
Hulasa teravih namazı yirmi rekât olarak kılınmalı, ancak yoldan, işten yorgun algın gelen kişiler teravihi büsbütün kılmadan yatmaktansa hiç değilse vitirle birlikte on bir rekât kılmalıdırlar.
Teravih namazının hükmü:
Teravih namazı Ramazan gecelerine mahsus erkek ve kadın üzerine sünneti müekkededir. Teravih orucun değil Ramazanın sünneti olduğu için oruçlu olmayanlara da kılmaları sünnettir. Cemaatle kılınması ise sünnet-i müekkede-i kifayedir. Yani bir semtte onun cemaatle kılınması sünnettir. Dolayısı ile diğerleri kendi başlarına kılabilirler. Ancak cemaat ve mescid sevabından mahrum kalmış olurlar. Kıraati güzel olan kişinin Ebu Hanife'ye göre teravihi evinde kılması efdaldir. İmamı Muhammed'e göre mescidde kılması efdaldir. Ebu Yusuf a göre imamla mescidde kıldığı gibi evde kılabilirse evde kılması efdaldir. Ancak kendisinin mescidde kılması ile cemaatin artışı, gelmemesiyle azalması durumu olursa böyle saygın bir zatın cemaati terk etmesi uygun değildir. (Cevhere, 1/125)
Teravih namazının vakti yatsının farzından sonradır. Buna göre yatsının farzını kaçıran kişi önce farzı ve son sünneti kıldıktan sonra teravihte imama uyar kalan rekâtları kendi tamamlar. Teravih namazını imam ile kılmayan kişi vitir namazını imamla kılabilir. Sahih olan görüş budur. Fakat hem imam hem de cemaat yatsı namazını cemaatle kılmamış olursa yalnız teravihi cemaatle kılamazlar.
Çünkü teravihin cemaati, farzın cemaatine bağlıdır. Teravihin müstakil olarak cemaatle kılınması nafilelerin cemaatle kılınıp kılınmaması ahkâmı ile alakalıdır.