DUA
Rağbet duası: Cenab-ı Haktan istek duasıdır ki, eller omuz hizasma(veya göğüs hizasına) kadar kaldırılır ve ellerin arası açık, içleri semaya doğru tutulur. Zira duanın kıblesi semadır.
Rehbet duası: Rehbet duası, felaket, musibet ve beladan kurtulma duasıdır ki bunu yaparken ellerin ayası (içi) aşağı doğru çevrilir.
Tadarru duası: Günah ve kusurlardan temizlenmek için, Allah'ın kudretinin yüceliğini ve sonsuzluğunu, rahmetinin genişliğini ve azabının şiddetini idrak ederek yapılan duadır ki, göz yaşları akıtılır, serçe ve yüzük parmakları birbirlerine geçirilerek baş parmakla işarette bulunulur.
Hafiy duası: Hafiy dua, kişinin içinden geçirip yaptığı duadır ki; buna kalbi dua da diyebiliriz. (Tahtavi, haşiye 1/224; Celal Yıldırım, 4/160)
Duada gaflet edilmemeli:
Dua, Allah'a verilen istek dilekçesi olduğuna göre, kişi, dua ederken ne dediğini ve ne istediğini bilerek yapmalıdır ki duası geçerli olsun. Nitekim hadis-i şerifte:
"Kabul edileceğine kesin inandığınız halde Allah'a dua edin ve bilin ki Allah (cc), gafil olan bir kalpten duayı kabul etmez."(Tirmizi)
Özellikle hac ibadetlerinde; Tavaf, Sa'y esnasında Arapçasından yarım yamalak ve ne dediğinin farkında olmayarak dua edenleri görüyoruz. Düzgün okuyanlara sözümüz yok, ancak birinin önde bağırarak okuduğu tavaf duasına, arkadan iştirak edenlerin yanlış teleffuz ettiklerini de hesaba katarsak, Türkçelerini okumalarım tavsiye ederiz.
Duayı Gizli ve Açıktan Yapmak:
Dua eden kişi, duruşunda ve sözlerinde edebe riayet etmelidir. Huşu, huzur, rağbet ve azim içinde olmalı, kalp huzuru ve ümit halinde bulunmalıdır.
Gizli olarak yapılan dua açıktan yapılan duadan efdaldir. Çünkü Hz. Allah (cc):
"Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin" buyurmaktadır. Çünkü böyle yapmak, ihlâslı olmaya daha yakındır. Sesleri yükseltmek uygun değildir. Ancak Hac esnasında insanlar dualarında, telbiye ve tekbirlerinde seslerini yükseltirler ki; Hadis-i şerifte:
"Haccın efdali, yüksek sesle dua ve telbiye getirip, deve ve benzerleri kurban kesilerek yapılandır" buyrulur. (Tirmizi; İbniMace)
Hac efalinin dışındaki dualar bağırıp çağırmadan yapılmalıdır. Haddi aşmamalıdır. Zira "Allahu Teâlâ(cc), duada haddi aşanları sevmez" buyrulmuştur.
Duadan uzak kalanları Cenab-ı Hak sevmediği gibi, dua edip haddi aşanları da sevmez. (Elmalı Tefsiri, A'raf 55)
Az bir saygısızlık etmek, dua sınırından emir veya iltimas sınırına geçenbir tecavüz olduğu gibi, duayı gizli yapmamak, bağırıp çağırmak da ihlas sınırından riyaya, duadan şikayet ve davaya geçen bir tecavüzü içerir. Nitekim hadis-i şerifte şöyle rivayet edilmiştir:
"Siz ne bir sağıra, ne bir gaibe dua ediyor değilsiniz. Herhalde çok yakın olan bir işitene dua ediyorsunuz. "Dolayısı ile duada gizlilik vacip değil İse de menduptur. (Elmalı Tefsiri, A'raf suresi açıklaması)
Günümüzde en çok rağbet edilir hale gelen duacılık, âdeta "duahan" dedirten bir duruma getirilmiştir. Şu da bir gerçektir ki, günümüz Müslümanlarının dini hissiyatlarına tercümanlık yapılmış olmasında, bunun payı olsa gerek. Bunun hükmü mendup olan gizliliğe riayet edilmemiş olsa da, bundan dua edenin ihlâsı önemli olmak (para ile duahanlık dışında) da ve duaya iştirak edenler için geçici de olsa faydadan hali değildir, diyebiliriz.
Dua da bazı hocaların; Enbiya, Ulema, Suleha ve Şühedanın ervahına diyecekleri yerde, Enbiyaların Ulemaların, Şühedaların ervahlarına diyorlarki bu telafuzlar hatalıdır. Zira bunlar çoğuldur, çoğulun çoğulu olmaz. Yine bunlar, hasıl olan ecru mesubatı denileceği yerde, ecru mensubatı derler buda hatalıdır.
Rivayete göre Hz. Ebu Bekir (ra), duayı ve Kur'an okumayı sessizce ve içinden yapar ve "Rabbim benim ne okuduğumu ve ne söylediğimi biliyor" derdi. Hz. Ömer (ra) da, açıktan okur, dua eder ve "Bununla şeytanı kovuyor, uykuyu gideriyorum" derdi. İsra suresinin ııo. Ayetinde: "..J\llah'a güzel isimlerle dua edin, güzel isimler O'nundur. Namazında ne yüksekten oku, ne de sesini gizle, belki ikisi arasında bir yol tut" ayeti nazil olduktan sonra Hz. Peygamber (as), Hz. Ebu Bekir'e "Sesini biraz yükselt; Hz. Ömer'e de sesini biraz kıs" buyurdular, (s. Ateş, Mecmuası)
Duada isteğini üç kere tekrarlamak, dua etmekten asla bıkmamak, umutsuzluğa düşmemek ve duasının bir gün mutlak kabul edileceğine inanmak.
Dua ederken kötü sözler söylememek, özellikle çoluk çocuğuna, eşine, malına beddua etmekten sakınmak. Çünkü bunlara yapacağı kötü dua, sonunda yine kendisine acı çektirecektir.
"Üç dua vardır ki, bunların kabul edileceğinde şüphe yoktur. Mazlumun duası, misafirin duası ve ana babanın evladına yaptığı dua ve bir de hastanın ziyaretçisine yaptığı duası." Yine bir hadiste:
"Kâbe-i muazzamayı ilk gördüğünde yapılan dua, kesinlikle müstecaptır, kabul edilir" buyrulmaktadır.