Günlük hayatımızda sohbet kelimesini hayli fazla kullanırız, konuşmak muhabbet etmek bir araya gelmektir bizim lisanımızda.
Doğrudur fakat sohbetin birde derin anlamı vardır oda asabi kiram'ın, Allah Rasulü (Sav)' in yoldaşlığında yakınında yetişmesi gibi tasavvuf erbabı da gönül ehliyle hemdem olmaya sohbet demiştir elbette hal ehlinin bir araya gelişlerine sohbet denildiği gibi meclislerinde konuşulanlara da sohbet denilmiştir asırlar boyunda nice büyük şahsiyetler böyle sohbet meclislerinde yetişmiştir.
Dostluk kurmak ve arkadaş olmak genel anlamı içinde sohbet ve hasbihal sıcak samimi bir havada küçük gurplarla yapılan serbest konuşma demektir sohbet hutbe ve vaazdan tek taraflı değil karşılıklı konuşma olmasıyla ayrılır sohbet konusunu çoğunlukla günlük olaylardan alır bu sebeple de taze ve canlıdır.
Sohbete katılanlar arasında, sıcak bir yakınlık ya da samimiyet esas olduğu için sohbet genellikle resmiyetten ve belli kalıplardan uzaktır hazırlıktan çok sorulara ve sözün akışına bağlı olarak gelişen sohbet, nükte, fıkra, şiir, hikâye, atasözü ve veciz sözlerle gelişir ve biter sohbete katılanlara düşünce ve problemlerini rahatlıkla söyleyebilme imkânı verir bu sebeple sohbet halk eğitimi yani insan eğitimi açısından hitabeti her çeşidinden daha etkilidir.
Bu sebeple verimli sohbet yapabilmek için hafızanın dolu olması gerekir hoş sohbet insanlar gerçekten hafızalarında çok şey tutabilen kişilerdir sözü kucağa düşürmek her halde anca böyle her konuda faydalı bilgilere sahip olmakla mümkün olacaktır.
Serbest samimi bir meclis olmakla beraber elbette sohbet meclislerinin de kendine has bir takım kaideleri ve kuralları bulunmaktadır. Adap denilen bu kaideler hakkında müstakil eserler vardır en önemlisi de yol büyüklerinin yani (kamili mürşidlerın sözlerdir).
Büyükler sohbet ederken onlara saygı göstermek ve hizmet etmek akranlarla sohbet ederken tavsiye ve ikramda bulunmak küçüklerle sohbette ise yol gösterici ve eğitici olmak ilk ve temel kayidedir.
Dostların dil sürçmelerini ve yanlış hareketlerini anlayışla karşılamak ve asla onları kınamaya kalkışmamak sohbette her soruya mutlaka cevap vermek gibi bir yola gitmek doğru değildir özellikle bilmediği konularda yöneltilen sorulara karşı bilmiyorum demek en doğru hareket olur.
Madem bu gönül yanmadan derman buldu yanmaya devam etmelidir, tıpkı mum ışığının etrafında giderek daralan daireler çizerek dönen sonunda da yanarak ölen pervaneler gibi, maddi varlığımızdan geçene kadar yanmaya devam etmelidir