İslam’ın Şartı Biir....
Bu olay dedelerimizden anlatılan şekli ile şöyle yaşanmıştır. (Şahanoğlunun, Turabi, Deli Bekir ve Hacı Ali ölünceye kadar otuz yıl civarı dostlardır.)
1870’ li yıllarda. Sahibülkarahisar'a (Afyon’a) Ahmet Muhtar Efendiden sonra, Müftülük Müsevvidi (Kâtibi) Yunus Hoca, Müftü olarak atanır. Yunus Hoca Deli Bekir’in dostudur.
Deli Bekir, Müftü Yunus Hoca’ya hayırlı olsuna gider. Makama girdiğin de baksa ki, Müftü ile Afyon’un ileri gelenleri sohbette. Onlarda hayırlı olsuna gelmişler. Bu ileri gelenler, Deli Bekir’den rahatsız olurlar. Müftülükten ayrılırken, gururlarına yediremezler ve müftüye...
—Bu Deli Bekir’i, meczubu makama alma. Şayet O buruya gelirse biz gelmeyiz, derler.
Deli Bekir’in Makama gelmemesini isterler ve ayrılırlar. Müftü onları kırmadan gönderir.
Bir süre sonra, Afyon’un ileri gelen bazı zenginleri, müftüye ziyarete gelirler. Baksalar ki, Deli Bekir gene müftülükte, müftü ile sohbette. Bu ileri gelenler müftülükten ayrılırken, müftüye ..
—Hani biz sana, Deli Bekir makama gelmesin demiştik, derler.
Müftüyü sözde tekrar uyarırlar. Müftü o günde sabreder. Münasib dille Misafirlerini gönderir.
Zamanla, üçüncü defa Müftüye vardıklarında, Deli Bekir gene makamda, müftülükte. Dayanamazlar gene müftüye, bu sefer Deli Bekirin yanında...
—Bu adam, İslam’dan, dinden anlamaz, İslam’ın şartını bilmez. Meczubun birisi. Gelir burada oturur. Biz sana demedik mi, seni uyarmadık mı? derler.
Müftünün de sabrı kalmamış, ileri gelen zenginlere...
—Sorun bakalım İslam’ı biliyor mu, anlıyor mu? der.
Sanki ellerine fırsat geçmişti. Onlar da sorarlar Velî Bekir’e, alay edercesine...
—Bekir Ağa (alaylıca) İslam’ın şartı kaç? diye sorarlar.
Deli Bekir, ayağa kalkar, bir eli arkada, diğer elinin baş parmağını titreterek, deliliğe de vurarak..
—Biiir diye cevap verir.
Bu zengin ağalar, gülerler ve müftüye...
‘’Gördün mü İslamın Şartını biliyor mu ?’’ diye müftüye çıkışır ve gururlanırlar.
Müftü Yunus Hoca da...
—Sorun bakalım neden öyle söyledi, der.
Deli Bekir’e sordukların da, çoktan sabrı taşan Deli Bekir.
—İslamin Şartlarından birisi, oruç dersiniz, öğlemi?
diye sorar onlara ve devam eder...
—Bu Ramazanda; sen, sen, falan, falan lokantada, sen, sen de filan lokanta da Orucu yemiyormuydunuz? Gitti mi sizden İslam’ın şartlarından biri, der ve onları azarlar.
Sormaya devam eder Harabî Bekir...
—İslam’ın şartlarından birisi de Zekat dersiniz. Sen sen, 10-20 altın, sen 50, sen de 70 altın, zekât vermeniz farz iken, hangi biriniz zekâtını verdi. Zekatta gitti mi sizden? der.
Hiddetle devam eder Deli Bekir...
—Sana, sana, sana, Hac farz değilmi? Hangi biriniz, Hacca gitti?
der ve devam eder...
—İslam’ın şartlarından olan, Hac da gitti mi siz den? der.
Hiddetle fırçalamaya devam eder...
—İslamın şartlarından biri de Namaz dersiniz. Hangi biriniz, beş vakit namazı kılıyorsunuz? Cumadaan Cumaya, o da bazan. Bayramdaan bayrama namaz kılmıyor musunuz? der.
Daha şiddetle fırçaya devam eder.
—Kala kala Kelime-i Şehadet kaldı. O da titriyor sizde, kaçmak üzere, der.
Müftünün yanından kaçan kaçana... Müftü, Harabiye (Deli Bekir’e)...
—Bekir ağa kusura bakma, olur böyle şeyler, ne olur üzülme, der ve konuyu kapatır.
Müftü ile Bekir ağa (Veli Bekir) sohbete devam ederler...
Velî Bekir (Deli Bekir) efendinin dostluğu, günün müftüsü, Yunus Hoca’dan önceki müftü, Ahmet Muhtar efendiyle olduğu gibi, müftü müderris Yunus Hoca efendi ile de, dostlukları devam eder.
Rabbim hepsine de, Rahmet eylesin.
Peygamberimiz Hz Muhammed Av. efendimize, Salat ve Selam Olsun.....
Şahanoğlu yazı dizisi devam edecek.