‘Joker kavramların’ yazarı Ramazan Demir: Fırtınalar Aidiyet Kavramları Üzerinden Kopar! Emekli öğretmen yazar Ramazan Demir’in Joker kavramlar adını verdiği yeni kitabı yayınlandı. Yazar Demir Gazetemiz Türkeli’ne Joker Kavramlar ismini verdiği kitabı hakkında açıklamalarda bulundu. Yazar Ramazan Demir’in Metropol yayınlarından dört kitabı birden yayınlandı. Bunlardan ilki olan ‘Joker Kavramlar’ başlıklı kitap, Anadolu penceresinden bakarak kavramların tasniflenmesi, elemanları ve kendi tanımı ile ‘türedi kavramları’ konu ediniyor. Tasavvuf, tarikat, gelenek, felsefe konularına değinilmişJoker kavramlar; kültürden ideolojiye, muhafazakarlıktan İslamcıya, devrimden aydına, tevhide yamalanan bütün kavramları masaya yatırıyor. Kitabın yamalı ve müfsit kavramlar olarak tanımladığı (ılımlı İslam, siyasal İslam, tasavvufi İslam, felsefi İslam, radikal İslam ve daha onlarcası) dünya görüşü anlamında hemen herkesi ‘bir tercihe’ davet ediyor. Ayrıca TTGF (tasavvuf, tarikat, gelenek, felsefe), kariyerizm, medya meşrebi/gazeteler gibi konular kitabın devamında yer alıyor. Kitaptaki her bir kavram ya da kavram sınıfı/elemanları, ayrı bir konuşmanın konusu olacak kadar geniş Neden aidiyet kavramı? Soru: Hocam, şimdi müsaadenizle kavramlardan hareketle önce şunu sormak istiyoruz. Kitabınızda kavramları ama özellikle aidiyet kavramlarını öne çıkarıyor ve ‘olmazsa olmaz’ derecede izah ediyorsunuz. Ben kitabınızı henüz okumayanlar için soruyorum: Neden aidiyet kavramı? Cevap: Çünkü aidiyet kavramları kişinin dünya görüşüne, diğer bir deyişle kimliğine mesnet olan yegane kavramlardır. Aidiyet kavramı konusunda yanlış yaparsanız kendinizi yanlış tanımlamış, hatta inkar etmiş olursunuz. Bu konuda ne kadar çok yanlış yapıldığını çalışmamda olabildiğince izah ettim. Soru: Bir insan kendini nasıl yanlış tamımlar? Cevap: Ben tevhidi dünya görüşüne sahip olduğu halde yanlış yapanlardan hareketle görüş beyan ettim. Yoksa tevhit dışı bir görüş sahibine, tanımının ne olacağını anlatacak, tereciye tere satacak değilim… Gelelim yanlışın nasıl yapıldığına; adam Müslümanları kastederek; “muhafazakârlar şöyle, muhafazakarlar böyle, muhafazakar birine benziyor, 28 Şubatta en çok haksızlığa muhafazakarlar uğradı” gibi cümle veya ifadelerle, Müslüman kavramının/tanımının yerine ‘muhafazakar’ kavramını kullanıyor. Muhafazakar kavramı, Müslüman kavramının eşanlamlısı değildir, yakından uzaktan alakası da yoktur. Bu yokluğa başta Kuran olmak üzere, kamus ve dilbilgisi kuralları şahittir. Kalp ameliyatı yapacak bir hekimin koltuğuna marangozu oturtmak ne anlama geliyorsa, Müslüman kavramının yerine muhafazakârı koymak bundan daha vahimdir. Muhafazakar ‘melez’ bir kavramdır. Ayrıntısı kitabımda anlatıldı. Soru: Yapılan yanlışın arka planı nedir?Cevap: Yanlışı yapan kişi kelime ve kavramlara vakıf olmadığı için zan, kastetme, kulaktan duyma ve Kuran’ın açık emrini bilmeme dâhil, yanlış yapmanın onlarca sebebi var; özeti bilgisizlik ve kayıtsızlık. Soru: Dilbilgisi, kamus/sözlük ve Kuran’a ilişkin referanslarınız kitabınızda mevcut. Peki, hocam başka hangi kavramlar sizin tanımınızla ‘aşırılıyor’, tevhidi bir kavram yerine kullanılıyor? Cevap: İdeoloji, İslamcı, aydın, kültür gibi izahını yaptığımız daha birçok kavram tevhidi kavramlarla ‘takas’ ediliyor. Soru: ‘Takas’ dediniz; bu çok vahim bir durum. Cevap: Tabii ki vahim… Allah’ın sana Müslüman adını verdiği tartışmasız bir gerçek iken sen de Müslüman yerine başka bir kavram ikame edersen buna takas, yamalama, sündürme, hâşâ tevhide seküler bir kavaramla vekalet etme dahil her şey denir. Soru: Ama o kavramı Müslüman niyeti, kastı ile söylüyor. Cevap: Bizim de konumuz bu zaten; niyetle, kasıtla, zanla bir kelimenin içi doldurulamaz. Böyle yapana “dolgucu esnafı” diyorum. Kavramlar (mesela kültür); cam, demir, ahşap değil ki sizin niyetinize, ameliyenize, kastınıza göre bir şekil alsın. Onun (o kavramın) şeklini yani içeriğini sözlük doldurur. Tevhidi kavramlar değiştirilemez, yama, takas, terkip, tamlama, sündürme kabul etmezler. Soru: Mutlaka her dünya görüşünün aidiyet kavramı kendine has mıdır?Cevap: Özellikle tevhidi dünya görüşünün kavramları kendine has, hem de Kuran’da kayıt altındadır. Bunlar haşa güncellenmez. Tevhit dışı dünya görüşlerinin kavramaları sahipleri tarafından güncellenir, revize edilir. Soru “Her aidiyet kavramı mutlaka bir din içerir” diyorsunuz?Cevap İçermezse zaten o aidiyet kavramı değildir.Soru: Bu içerik ne ile doldurulur. Cevap: Aidiyet kavramının içeriği bir topluluğun değer hükümlerinin bütününü kapsar; din, ahlak, hukuk, ilim (bilgi sistemleri) ve bilumum kavramların içeriği, kabul edilen dünya görüşüne göre vaziyet alır. Mesela ahlak kavramı her dünya görüşünün temel kavramıdır. Ama her dünya görüşüne göre farklı doldurulur. Ancak İslam hariç diğerlerinde aşağı yukarı aynıdır. Soru: Kitabınızın adını açar mısınız? Cevap: Mesela ‘kültür’… Din, ahlak, edebiyat, spor, tarih, maneviyat, iman (yanlış duymadınız) yüzlerce kavram yerine kullanılıyor. Kültürü kullandığımız için bu yüzlerce değer tanımımızı yani değerlerimizi unuturuz. Unuttuğumuz için her gelen nesil öncekini aratıyor. Kültür kullanıldığı için kültürün içerdiği sinema, stadyum, caz, festival, müzik, moda, imaj, konser, güzellik (!) yarışması gibi yüzlerce batı değeri bizi kuşattı. Sonra da batılılaştık diye yas tutarız. Aslında batılılaşmadık, karşıtımıza döndük. Kumar oyununda ‘joker’ nasıl bir kolaylık sağlıyorsa, dili/Türkçeyi ‘atlama’ konusunda da kültür öyle bir kolaylık değil artık mankurtlaşmayı sağlıyor. Kültür ıstılahı olan (yani yedi düvelden başkasını, mesela bizi bağlayan) bir kavram değildir. Bana kültürü hangi cümlede kullandığını söyle, sana orada hangi aidiyet kavramımızı ‘katlettiğini’ söyleyeyim. Kültürün çelikten bir kafes olduğunu, bu kafesin ilk kez eritildiğini izah ve ilan ettik. Soru: Konuşma, yazma makamında olan herkese ama herkese; “arkadaş o iş öyle değil, böyledir” demişsiniz adeta… Adetası fazla. Nasıl bir tepki bekliyorsunuz? Cevap: Bunu tahmin etmek zor, ancak yaşayan görecek. Bu kitap ya da konular; kitaplardan bir kitap değil. Herkesin ilgi ile okuyacağını, dahası katkıda bulunacağını ümit ediyorum. Soru: Kitabınızda hiç olmadık şeyler var. İlk kez bu kitapta gördüğümüz “batı medeniyeti inşa kavramları”, “doğu medeniyeti inşa kavramaları” vs. var; ne dersiniz?Cevap: Bir kavramı bile bir konuşmaya sığdırmak mümkün değildir. Anladığım kadarı ile iki asırdır hiç üzerine gidilmemiş konuları işledim. Bu nedenle içi ilklerle dolu… Bu (doğu-batı ) tasniflemesi, iki zıt dünya görüşünün sınırlarını çiziyor. Alan tayini yapıyor. Soru: Benim soracaklarım bitmedi. Aydın, ideoloji, devrim, muhafazakarlığı konuşmak nasip olur diye düşünüyorum. Siz son olarak neler söylemek istersiniz? Cevap: “Fırtınalar isimlendirmeler (marul, maydanoz) üzerinden kopmaz, aidiyet kavramları üzerinden kopar” (Hakikatin Yasaları) Dikkat buyurun; özellikle aidiyet kavramı diyorum. Çünkü aidiyet kavramları yanlış ise dil veya aidiyet adına temiz olan hiçbir şey yoktur.. Hangi kavramı kullanıyorsanız artık o sizin gerçekliğiniz olur. Çok açık bir şekilde “zan, kastetme, vehim” ile kavram içi doldurulduğunu görüyoruz. Bunun yanlışlığını ispat derecesinde izah ettim, daha da edebilirim. Bir şeyi nasıl tanımlarsanız, o şey sizi tanımlar hale gelir. Aidiyet kavramları anlaşılmadan, vatandan, milletten konuşmak gerçek anlamda lükstür. Çünkü; “dilden bir sonraki duraktır vatan”. (Hakikatin Yasaları) Teşekkürler. >>Yasin Başpınar
GÜNDEM
21 Eylül 2017 - 17:03
Fırtınalar Aidiyet Kavramları Üzerinden Kopar!
GÜNDEM
21 Eylül 2017 - 17:03