Sedef Kabaş’ın tutuklanmasını değerlendiren Görgöz, “Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insandır. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir."Ben Atatürkçüyüm. Ben Cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben insan hakları savunucuyum. Ben, terörün karşısındayım. Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır." Bu satırlar usta gazeteci Uğur Mumcu’ya ait. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’de, 29 yıl önce evinin önündeki arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban edilerek yaşamını yitirdi. Araştırmacı, yazar, Gazeteci, demokrasi şehidimiz Uğur Mumcu’yu, sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. 24 Ocak 2001'de haince planlanan saldırı sonucunda şehit edilen emniyet müdürü, halkın polisi Ali Gaffar Okkan'ı ve 5 polis memurunu saygıyla anıyorum. Ruhları şad olsun. Bu saldırıları gerçekleştiren alçakları da şiddetle kınıyorum. CHP eski milletvekili, eski Dışişleri Bakanı ve saygın devlet adamı İsmail Cem’in aramızdan ayrılışının 15. yıldönümü. Saygıyla anıyorum. Bugün üzgünüz. Ülkemizin çok değerli sanatçılarından Fatma Girik’i kaybettik. Ruhu şadolsun. Allah rahmet eylesin” dedi.
EVLERİ BASILIR, GÖZALTINA ALINIRLARDI
2 gün önce Gazeteci Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandığını belirten Görgöz, “Devleti, ülkeyi yöneten iktidar, ülkeyi hoşgörüyle, adaletle, liyakatle, yurttaşlarına özgürlük ortamı sağlayarak yönetmek zorundadır. Biliyorsunuz daha önce gazeteciler ve sosyal medyadan düşüncelerini paylaşan vatandaşlar üzerinde, çok fazla baskılar vardı. Eleştiri yapanların gece yarısı ya da sabahın erken saatlerinde evleri basılır, gözaltına alınırlardı. Bu duruma kamuoyundan ve değişik çevrelerden tepkiler geldi. İktidar Mart 2021’de, İnsan Hakları Eylem Planını açıkladı. Bu eylem planıyla ülkeye demokrasinin, hoşgörünün geleceğini, artık sabahın erken saatlerinde kimsenin evinden alınmayacağını, bu kişilere yazı gönderileceğini, gelip ifadelerine başvurulacağını kamuoyuyla paylaştılar. Devleti yöneten kişilerin önce verdikleri sözleri tutmaları gerekir. Bu sözler verildi, kamuoyuna açıklandı. Açıklanırken demokrasi ve özgürlük vurgusu yapıldı. Ancak dönüp baktığımızda verilen sözlerin tutulmadığını, söylenenlerin uygulanmadığını görüyoruz. Verdiğiniz sözleri tutmazsanız vatandaşın güvenini kaybedersiniz. Zaten şu anda var olan temel sorun da, vatandaşla Saray iktidarı arasındaki güven sorunudur. İnsanlar düşüncelerini söyleyecekler. Siz o söylenenlerden rahatsız olabilirsiniz. Savcılar soruşturma da açabilir. Ama bunun insani koşullarda, hukuk, demokrasi, insan hakları kapsamında yapılması gerekir. Bu eylem planı hiç bir zaman uygulanmadı. Anayasanın askıya alındığı bir ülkede bu tür eylem planlarının hiçbir anlamının olmadığını bir kez daha gördük” diye konuştu.
EKONOMİK KRİZ YAĞ KUYRUĞU
Ekonomik sıkıntıları da değerlendiren Görgöz, “İlimizde ve ülke genelinde, doğalgaz eksikliğinden kaynaklanan elektrik kesintileri yaşıyoruz. Sanayiciye “3 gün süreyle üretim yapma sakın, elektriği üretimde değil sadece aydınlatmada kullan” diye uyarıda bulunuyorlar. Bunun nedeni doğalgazın olmayışıdır. Kış geldiğinde, İran’ın Türkiye’ye doğalgaz vermesinde aksaklıklar olur, kesilmeler olur. Bu durum yeni yaşanan bir durum değil. Her yıl yaşanıyor. Burada önemli olan şey, bu durumun bilinmesine rağmen depolama işinin yapılmamasıdır. Doğalgazı stoklamamız için yedek depolarımız var ancak zamanında yani yaz aylarında depolama yapılmamış. Peki bu depolara zamanında neden yeteri kadar doğalgaz stoğu yapılmamış? Böylesi ekonomik darboğazın yaşandığı ülkemizde böylesi basit hatalardan dolayı üretimin engellenmesi kabul edilebilir mi? Asla kabul dilemez! Böylesi hatalar yapılmasının altında yatan en önemli etken, planlamayı yapacak liyakatli kadroların olmayışıdır. Ülkemizde, tüketici enflasyon oranıyla üretici enflasyon oranı arasında, yüzde 30 ile 90 arasında 60 puanlık bir fark var. Bu fark önümüzdeki günlerde fiyatlara yansıyacaktır. Hiçbir iş insanı zarar etmek istemez. Çünkü zarar ederse üretemez. Elektrik, doğalgaz pahalandıysa, asgari ücret arttı, girdiler yükseldiyse, bunlar direk maliyete yansıyacaktır. Maliyetlerin yükselmesiyle tüketicinin önüne gelen ürün daha da pahalı olacaktır. Yani bu güne kadar yapılan yüksek oranlı zamlara yenileri eklenecektir. Şimdi ülke genelinde yağ kuyruklarını görüyoruz. Üstelik kara kışta insanlar yağ almak için kuyrukta saatlerce bekliyorlar. Özellikle büyükşehirlerde ucuz ekmek kuyruklarını görüyoruz. Bütün bunlar durduk yere mi oldu? 20 yıldır ülkeyi yönetenlerin bunu düşünmeleri lazım. Nerede hata yaptık diye kendilerine sormaları lazım” dedi. >>TÜRKELİ
EVLERİ BASILIR, GÖZALTINA ALINIRLARDI
2 gün önce Gazeteci Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandığını belirten Görgöz, “Devleti, ülkeyi yöneten iktidar, ülkeyi hoşgörüyle, adaletle, liyakatle, yurttaşlarına özgürlük ortamı sağlayarak yönetmek zorundadır. Biliyorsunuz daha önce gazeteciler ve sosyal medyadan düşüncelerini paylaşan vatandaşlar üzerinde, çok fazla baskılar vardı. Eleştiri yapanların gece yarısı ya da sabahın erken saatlerinde evleri basılır, gözaltına alınırlardı. Bu duruma kamuoyundan ve değişik çevrelerden tepkiler geldi. İktidar Mart 2021’de, İnsan Hakları Eylem Planını açıkladı. Bu eylem planıyla ülkeye demokrasinin, hoşgörünün geleceğini, artık sabahın erken saatlerinde kimsenin evinden alınmayacağını, bu kişilere yazı gönderileceğini, gelip ifadelerine başvurulacağını kamuoyuyla paylaştılar. Devleti yöneten kişilerin önce verdikleri sözleri tutmaları gerekir. Bu sözler verildi, kamuoyuna açıklandı. Açıklanırken demokrasi ve özgürlük vurgusu yapıldı. Ancak dönüp baktığımızda verilen sözlerin tutulmadığını, söylenenlerin uygulanmadığını görüyoruz. Verdiğiniz sözleri tutmazsanız vatandaşın güvenini kaybedersiniz. Zaten şu anda var olan temel sorun da, vatandaşla Saray iktidarı arasındaki güven sorunudur. İnsanlar düşüncelerini söyleyecekler. Siz o söylenenlerden rahatsız olabilirsiniz. Savcılar soruşturma da açabilir. Ama bunun insani koşullarda, hukuk, demokrasi, insan hakları kapsamında yapılması gerekir. Bu eylem planı hiç bir zaman uygulanmadı. Anayasanın askıya alındığı bir ülkede bu tür eylem planlarının hiçbir anlamının olmadığını bir kez daha gördük” diye konuştu.
EKONOMİK KRİZ YAĞ KUYRUĞU
Ekonomik sıkıntıları da değerlendiren Görgöz, “İlimizde ve ülke genelinde, doğalgaz eksikliğinden kaynaklanan elektrik kesintileri yaşıyoruz. Sanayiciye “3 gün süreyle üretim yapma sakın, elektriği üretimde değil sadece aydınlatmada kullan” diye uyarıda bulunuyorlar. Bunun nedeni doğalgazın olmayışıdır. Kış geldiğinde, İran’ın Türkiye’ye doğalgaz vermesinde aksaklıklar olur, kesilmeler olur. Bu durum yeni yaşanan bir durum değil. Her yıl yaşanıyor. Burada önemli olan şey, bu durumun bilinmesine rağmen depolama işinin yapılmamasıdır. Doğalgazı stoklamamız için yedek depolarımız var ancak zamanında yani yaz aylarında depolama yapılmamış. Peki bu depolara zamanında neden yeteri kadar doğalgaz stoğu yapılmamış? Böylesi ekonomik darboğazın yaşandığı ülkemizde böylesi basit hatalardan dolayı üretimin engellenmesi kabul edilebilir mi? Asla kabul dilemez! Böylesi hatalar yapılmasının altında yatan en önemli etken, planlamayı yapacak liyakatli kadroların olmayışıdır. Ülkemizde, tüketici enflasyon oranıyla üretici enflasyon oranı arasında, yüzde 30 ile 90 arasında 60 puanlık bir fark var. Bu fark önümüzdeki günlerde fiyatlara yansıyacaktır. Hiçbir iş insanı zarar etmek istemez. Çünkü zarar ederse üretemez. Elektrik, doğalgaz pahalandıysa, asgari ücret arttı, girdiler yükseldiyse, bunlar direk maliyete yansıyacaktır. Maliyetlerin yükselmesiyle tüketicinin önüne gelen ürün daha da pahalı olacaktır. Yani bu güne kadar yapılan yüksek oranlı zamlara yenileri eklenecektir. Şimdi ülke genelinde yağ kuyruklarını görüyoruz. Üstelik kara kışta insanlar yağ almak için kuyrukta saatlerce bekliyorlar. Özellikle büyükşehirlerde ucuz ekmek kuyruklarını görüyoruz. Bütün bunlar durduk yere mi oldu? 20 yıldır ülkeyi yönetenlerin bunu düşünmeleri lazım. Nerede hata yaptık diye kendilerine sormaları lazım” dedi. >>TÜRKELİ