DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak: Afyonkarahisar'da Yıkıcı Bir Deprem Beklenmiyor!
AKÜ DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar’da 13 Ekim'de meydana gelen depremin Gecek Fayı üzerinde gerçekleştiğini ve önümüzdeki günlerde 3.4 büyüklüğüne kadar artçı depremlerin beklenebileceğini ancak büyük yıkıcı bir deprem beklenilmediğini ifade etti.
DUAM MÜDÜRÜ PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZKAYMAK: AFYONKARAHİSAR’DA YIKICI BİR Deprem BEKLENMİYOR!
AKÜ DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar’da 13 Ekim'de meydana gelen depremin Gecek Fayı üzerinde gerçekleştiğini ve önümüzdeki günlerde 3.4 büyüklüğüne kadar artçı depremlerin beklenebileceğini ancak büyük yıkıcı bir deprem beklenilmediğini ifade etti.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar’da son yaşanan depremler ve bölgedeki fay hatları hakkında gazetemize bilgiler verdi.
“13 EKİM DEPREMİ GECEK FAYI ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİ”
DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar’ın kırıklı bir fay hattı yapısına sahip olduğunu ifade etti. Özkaymak,“13 Ekim sabahı, Afyonkarahisar’da şiddetli bir depremle uyandık. Öncelikle tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Umuyorum ki daha büyük depremler yaşamayız. Ancak bilimsel çalışmalar, Afyonkarahisar’ın kırıklı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Bölgede pek çok aktif fay hattı bulunuyor. Özellikle Erkmen ve Gecek fayları, merkeze yakın olmaları nedeniyle önemli. Ayrıca Gazlıgöl, Işıklar ve Çobanlar fayları da bölgede dikkat çeken diğer fay hatları arasında yer alıyor. Depremin ardından yapılan ilk açıklamalara göre, depremin dış merkezi Sinanpaşa’nın Boyalı köyü ile Afyonkarahisar merkezine bağlı Çakır köyü arasında, dağlık bir alanda yer aldı. Bu bölge, Erkmen Fayı’na yakın bir konumda bulunuyor. Erkmen Fayı’nın bu depreme neden olup olamayacağıyla ilgili ilk şüpheler bu nedenle ortaya çıkmış olabilir. Ancak üniversite ve AFAD olarak yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, sabah saat 8-9 civarında elde ettiğimiz verilere göre, depreme neden olan fayın doğu-batı doğrultusunda uzanan bir fay hattı olduğunu belirledik.” diye konuştu.
“ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE 3.4 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLABİLİR”
Afyonkarahisar’da önümüzdeki günlerde 3.4 büyüklüğüne kadar artçı depremler beklediklerini ifade eden Özkaymak, “Afyon Kalesi’nin batısında bulunan Erkmen Fayı, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanıyor. Gecek Fayı ise doğu-batı doğrultusunda ve Gazıgöl Fayı ile birleşme eğilimi gösteriyor. Bölgeyi üç boyutlu bir blok diyagramla analiz ettiğimizde, depremin merkez üssünün Gecek Fayı üzerinde olduğunu tespit ettik ve açıklamalarımızı bu yönde yaptık. Ana deprem, 4.4 büyüklüğünde gerçekleşti. Aynı gün içerisinde saat 08.30 civarında 2.7 büyüklüğünde, ardından 1.2 büyüklüğünde ve akşam üstü 3.3 büyüklüğünde artçı depremler meydana geldi. Bu artçı depremler, Gecek Fayı üzerinde yoğunlaştı. Geometrik ve derinlik analizlerine göre, bu depremler de ana şokun devamı niteliğinde. Önümüzdeki günlerde 3.4 büyüklüğüne kadar artçı depremler bekliyoruz, ancak daha büyük bir artçı deprem öngörmüyoruz.” diye konuştu.
“AFYONKARAHİSAR’DA YIKICI BİR DEPREM BEKLEMİYORUZ”
Afyonkarahisar’da şu an için yıkıcı bir deprem beklenmediğini belirten Özkaymak, “Halkımız bu konuda müsterih olabilir. Özellikle üniversite, valilik ve AFAD gibi kurumların açıklamalarına dikkat etmelerini öneriyorum. Depremler doğanın bir olayıdır. Yağmurun yağması gibi biz doğanın bir parçasıyız ve depremlere alışkın olmamız gerekiyor. Bu bölgede depremler olmuştur, olmaya da devam edecektir. 3, 4, 5, hatta 6 büyüklüğündeki depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır. Burada yapmamız gereken şey depremden korkmak değil, deprem konusunda daha bilinçli hale gelmek ve bir deprem anında ne yapmamız gerektiğini bilmektir. İnsan bilmediği şeyden korkar. Eğer biz depremler hakkında bilgi sahibi olursak, daha bilinçli hale gelirsek korku azalacaktır. İnsanların deprem sırasında, öncesinde ve sonrasında ne yapmaları gerektiğini öğrenmeleri önemlidir. Bugün internet ortamında, özellikle AFAD’ın web sitelerinde birçok eğitici ve farkındalık artırıcı video bulunmaktadır. Bunları takip etmek ve öğrenmek gerekiyor. Ayrıca herkes, en yakın toplanma alanlarının nerede olduğunu öğrenebilir ve bu bilgileri çevresiyle paylaşabilir. Yaşlılara, çocuklara depremin korkulacak bir şey olmadığını, asıl tehlikenin güvenilir olmayan binalar olduğunu anlatmak gerekiyor. Eğer binamıza güveniyorsak korkulacak bir şey yoktur. Deprem doğal bir olaydır ve yapmamız gereken sadece önlem almaktır. Bu konuda bireysel olarak da yerel yönetimlerden de çalışmalar yapıldığını bilmeliyiz.” dedi
“’ŞU BÜYÜKLÜKTE BİR DEPREM OLACAK’ DEMEK, ŞU AN İÇİN MÜMKÜN DEĞİL”
Depremlerin tahmin edilebilmesi için fayların deprem tekrarlama periyotlarının bilinmesi gerektiğini belirten Özkaymak, Afyonkarahisar’daki fay hatlarıyla ilgili böyle bir bilgiye sahip olmadıklarını kaydetti. Özkaymak, “Afyonkarahisar’da bir fay üzerinde deprem bekliyoruz diyebilmemiz için, o fayın deprem tekrarlama periyotlarını bilmemiz gerekiyor. Şu an bu bilgiye sahip değiliz. Afyonkarahisar’daki faylar üzerinde çalışmalar halen devam ediyor ve sonuçlar henüz yayınlanmadı. Dolayısıyla bu faylar üzerinde en son meydana gelen depremleri bilmemiz gerekiyor. Bu bağlamda, Afyonkarahisar’daki fay hatlarına dair şu anki bilimsel verilere göre yıkıcı bir deprem beklenmiyor. Ancak, bölgedeki fayların 6.8 büyüklüğüne kadar depremler üretme potansiyeli olduğunu biliyoruz. Bu durum yarın, 200 yıl, 500 yıl ya da 1000 yıl sonra da gerçekleşebilir. Ancak “Şurada bir deprem bekliyoruz” ya da “Şu büyüklükte bir deprem olacak” demek, şu an için mümkün değil.” ifadelerinde bulundu.
"HABER KAYNAKLARINDA DOLAŞAN DEPREM BEKLENTİLERİ HALKI YANILTIYOR"
Son günlerde sosyal medya ve haber kaynaklarında dolaşan 7.2 veya 6.2 büyüklüğünde deprem beklentilerinin halkı yanılttığını belirten Özkaymak,“Sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği mevcut. Bu 7.2 büyüklüğündeki deprem iddiası da bu yanlış bilgilendirmelerden biri. Bölgemizde büyük depremler olabilir, ancak şu an için kesin bir beklenti yok. Örneğin, Gecek Fayı’nın 6.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu biliyoruz. Ancak bu, yakın gelecekte burada deprem olacağı anlamına gelmez. Halkımızın, sosyal medyada yayılan doğru olmayan açıklamalara itibar etmemesi gerekiyor. Deprem durumlarında mutlaka resmi kurumların açıklamalarını dikkate almaları önemlidir. Maraş’ta da benzer durumlar yaşandı. O dönemde yayılan asılsız haberler, halkın panik yapmasına neden oldu. Bu tür durumlardan kaçınmak için valilik, AFAD ve üniversitenin resmi açıklamalarını takip etmek büyük önem taşıyor.” şeklinde konuştu.
“AFYONKARAHİSAR TÜRKİYE’NİN EN FAZLA DİRİ FAY HATTINA SAHİP”
Afyonkarahisar’ın Türkiye’nin en fazla diri fay hattına sahip illerinden biri olduğunu dile getiren Özkaymak, “Afyonkarahisar’ın sınırlarına baktığımızda, Türkiye’nin en fazla diri faya sahip illerinden biri olduğumuzu görüyoruz. Çok fazla diri fayımız var ve yerleşim alanlarımız genellikle bu fayların üzerinde bulunuyor. Sultan Dağı’na bakacak olursanız, Akşehir Eber Gölü’nün olduğu yerde, Havza’nın kenarında yer alıyor. Haritaya baktığımızda, gri renkle gördüğümüz kısımlar, deprem sırasında taşıma gücü zayıf olan alüvyal zeminleri gösteriyor. Kırmızıyla gösterilen kısımlar ise diri fayları işaret ediyor. Çay, Sultan Dağı, Akşehir gibi yerleşim yerleri diri fayların üzerine kurulmuş durumda. Bolvadin de Bolvadin fayı üzerinde bulunuyor. Büyük Karabağ da fay hattı üzerinde yerleşim alanına sahip. Afyonkarahisar’a doğru geldiğimizde Işıklar, Çobanlar, Erkmen, Gecek, Gazlıgöl gibi yerleşim alanlarının da diri faylar üzerinde olduğunu görüyoruz. Bu durum, halkı endişelendirmesin. Bu bölgelerde fay hatları var ancak şu an için buralarda bir deprem beklenmiyor. Sadece bu fayların potansiyeli var; bu potansiyel bin yıl sonra da ortaya çıkabilir, yarın da olabilir. Ancak kesin bir zaman diliminde deprem beklediğimizi söylemek mümkün değil. Afyonkarahisar ve çevresinde 30’a yakın diri fay tanımlanmış durumda. Örneğin, Sandıklı fayı son yıllarda yapılan çalışmalarda diri fay olarak sınıflandırıldı. Dinar’da 1995 yılında 6.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve bu fay üzerinde henüz kırılmayan yerler var. Bu fay, ilimizin en aktif faylarından biri olarak kabul ediliyor.” dedi.
"EN BÜYÜK SORUNLARIMIZDAN BİRİ, BİNA ZEMİNLERİNİN YETERİNCE ARAŞTIRILMAMASI"
Afyonkarahisar’da zemin çalışmalarının yapılması büyük önem taşıdığını belirten Özkaymak, “En büyük sorunlarımızdan biri, binaların zeminlerini seçerken yeterince araştırma yapmamamız. Bir bölgeyi imara açmadan önce, zemin koşullarını jeolojik ve jeofizik çalışmalarla tespit etmemiz gerekiyor. Özellikle kaya zeminlere binalar inşa edilmesi önemli. Bazı zeminler, zemin iyileştirme gerektirir ve bu iyileştirme yapılmadan bina yapılmamalıdır. Bazı zeminler ise yapılaşmaya tamamen uygun değildir, özellikle sıvılaşma riski taşıyan zeminler deprem sırasında üstlerindeki binaları taşıyamazlar. Yeni yönetmeliklere uygun olarak yapılmış olsa bile bu binalar zemine gömülebilir. Afyonkarahisar’da bu tip zeminler üzerinde yapılaşma var mı? Muhtemelen var, çünkü kentteki birçok yerleşim alanının altındaki zeminler hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Bugüne kadar zemin haritaları çıkarılmamış, yer altı suyu seviyeleri belirlenmemiş. Son yıllarda binaların altındaki zeminler sondajlarla tespit edilebiliyor, ancak bu çalışmaların yaygınlaştırılması gerekiyor. Zemin koşulları dikkate alındığında ve depreme uygun binalar yapıldığında, depremlerden ciddi zarar görmeyeceğiz. Böylece, depreme dirençli bir kent haline gelebileceğiz. Örnek olarak, Düzce’yi verebiliriz. 1999 depremlerinden sonra Düzce yeniden inşa edildi ve zemin kriterlerine uygun şekilde yapıldı. Geçtiğimiz yıllarda 6 büyüklüğünün üzerinde bir deprem yaşanmasına rağmen Düzce’de herhangi bir zarar meydana gelmedi.” şeklinde konuştu.
“AFYONKARAHİSAR’DA 28 BİN KONUT JEOTERMAL ENERJİYLE ISINIYOR”
Jeotermal kaynakların kullanımı ve reenjeksiyon hakkında bilgi veren Özkaymak,“Afyonkarahisar şehir merkezinde yaklaşık 28 bin konut jeotermal enerjiyle ısınıyor. Termal oteller de kendi havuzlarından kullandıkları jeotermal suları reenjekte ediyorlar. Ömer-Gecek bölgesinde de reenjeksiyon uygulaması yapılıyor. Afjet, bölgedeki sıcak ve soğuk su kaynaklarını kullanarak bu sisteme katkıda bulunuyor. Ancak, bu reenjeksiyon faaliyetlerinin fay hattı aktivitelerine olası etkilerini değerlendirmek gerekiyor. Dünyanın farklı bölgelerinde yapılan bilimsel çalışmalar, yer altına yapılan sıvı enjeksiyonlarının depremleri tetikleyebileceğine dair kanıtlar sunuyor. Ülkemizde de Büyük Menderes ve Gediz grabenlerinde, Afyon ve Sandıklı gibi bölgelerde, fay hatlarına yakın alanlarda jeotermal faaliyetler yürütülüyor. Bu bağlamda, yer altına yapılan enjeksiyonların depremleri tetikleyip tetiklemediği konusunda bilimsel araştırmaların yapılması ve bu faaliyetlerin düzenli olarak izlenmesi gerekmektedir. Özellikle Ömer-Gecek bölgesindeki jeotermal faaliyetlerin fay hattı aktivitesini hızlandırabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmalıyız.” dedi >> ÖZEL HABER- ŞEYDA YEŞİLÇAY- MUSTAFA KILINÇ- ELİF KELEM
Şeyda YEŞİLÇAY