Vatandaşların gözdesi haline gelen Şuhut’a bağlı Senir köyüne yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan Bininler Kaya Evleri ve Yer Altı Şehri, Afyonkarahisar Valiliği ve Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün projesi kapsamında turizme açılıyor. Afyonkarahisarlı gazeteciler Bininler Kaya Evleri ve Yer Altı Şehrini ziyaret ederek buradaki Bizans’sın son dönemlerinde yaşamış olduğu tarihi Kaya Evlerini ve Yer Altı Şehrini Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır, Afyonkarahisar İl Müze Müdürü Mevlüt Üyümez ve Araştırmacı Gazeteci Arif Yağcı mihmandarlığında ziyaret etti. Tarihi Kaya Evleri ile ilgili bilgiler edinen gazeteciler, tarihi kaya evlerine ve Yer Altı Şehri tarihini adeta ilgiyle dinledi.
“Gün yüzüne çıkmayı bekliyor”
Bininler Kaya Evleri ve Yer Altı Şehri, düzlük ören yerlerinden oluşuyor. Belirgin sokakları ve yapılaşma temellerinin bulunduğu alanlarda sığınaklar, ibadethaneler ve tüneller bulunuyor. İki veya 3 katlı evlerin bulunduğu tarihi yerleşim yerlerinde alt katlar hayvanlara, üst bölümler ise insanlara ayrılmış olduğu görüldü. Kral tahtlarının bulunduğu tarihi kaya evleri gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Yer Altı Şehrinin yüksek kesimlerinde kaya mezarları dikkat çekerken bu kültür hazinesi şimdilerde çobanların hayvanları ile birlikte konakladığı bir alan olarak kullanıldığı, turizme açılması için birçok eksiğinin giderilmesi gerektiği belirtildi.
“Zengin bir tarihimiz var”
Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır, konu ile ilgili açıklamalarında, ''Afyonkarahisar’ın zengin bir tarihi olduğu yapılan yüzey araştırmalarında ortaya çıktı. Daha önce 5 bin yıllık olarak bilinen tarihi 8 bin yıllık döneme uzadı. Bu da insanlık tarihinin burada oldukça geçmiş bir seyrinin olduğunu gösteriyor. Şuhut ilçemiz aynı zamanda Milli Mücadelenin yapıldığı ve Büyük Taarruzun yapıldığı, Kocatepe’nin olduğu bir yer. Bininler, halk arasında biraz inlerin, yani insanların konaklamak için kayaları oyarak yapmış olduğu yerlerin sayısının çokluğunu atfen bu ismi almıştır. Burası erken Hristiyanlık dönemi yani milattan sonra 800’lü yıllara rastlıyor. Burada dikkat ederseniz hem bir yerleşme görüyorsunuz ve bu bölgede daha çok hayvancılıkla geçim sağlandığı için binaların kayaları oyularak kayaların üst kısmını insanlar konaklamak için kullanmışlar. Alt kısmını ise hayvanlarını barındırmak için kullanmışlardır. Dolayısıyla burada otlayan hayvanları burada da hayvancılıkla geçinerek hayatlarını idame ettirmişlerdir. Burada kutsal alanların yani bir yaşam alanı olarak düşündüğümüzde dini inançların karşılandığı kiliseden tutunda küçük şapellere varıncaya kadar yine mezarlıkların olduğu ve barınakların olduğu insanların ortak yaşam alanı olarak kullandığı bir yer olarak görüyoruz’’dedi. >>İHA