ALİ ÇETİNKAYA VEFATININ 76. YILINDA AFYON'DA ANILDI
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya, vefatının 76. yıl dönümünde Afyonkarahisar Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen programla anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti ilk Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya'nın vefatının 76. yıl dönümü dolayısıyla anma programı düzenlendi.
Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi Belediye Konferans Salonunda düzenlenen programa; Belediye Başkan Yardımcısı Eylem Ayar, Tarihçi Dr. Tuba İşler Gürsu, Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, Ali Çetinkayanın torunu Anayasa Mahkemesi eski Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul Ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı ve vatandaşlar katıldı.
“Sadece Bir İsmi Değil; Bir Dönemin Cesur ve Vatanperver Bir Neferini Anıyoruz”
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okumasıyla başlayan programın açılış konuşmasını Tarihçi Dr. Tuba İşler Gürsu yaptı. Ali Çetinkaya’nın vefatının 76. yıl dönümü Afyonkarahisar Belediyesi çatısı altında anmaktan büyük bir gurur duyduğu ifade etti. Gürsu, “Bugün, Ali Çetinkaya’yı anacağız. Ancak onun kadar önemli pek çok isme de ev sahipliği yapan bir şehirde yaşıyoruz. Bu, her şehre nasip olacak bir ayrıcalık değildir. İlerleyen dönemlerde İsmail Şükrü Hoca’yı, Bayatlı Arif Bey’i ve Koltuzade Mehmet Şükrü’yü de yine burada sizlerle anacak, tarihlerinin yaşatılmasına katkıda bulunacağız. Ali Çetinkaya, Afyonkarahisarlı bir isimdir. İlköğretim ve ortaöğretimini Afyon’da tamamlamıştır. Yakın çevresindeki arkadaşları ona “Vezir Ali” lakabını takmıştır. Bu lakap, küçük yaşlardan itibaren sahip olduğu olgunluk ve zekâsının bir yansımasıdır. Eğitiminin devamında Bursa’daki Işıklar Mektebi’ni bitirmiş; ardından İstanbul’da Harp Okulu’ndan 1898 yılında mezun olarak piyade teğmen rütbesiyle görev hayatına başlamıştır. Bildiğiniz üzere, kendisi asker kökenlidir. Bizler, hem Afyonkarahisarlı hem de tarih bilincine sahip bireyler olarak belki de bir özeleştiride bulunmalıyız. Zira bugün Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları denildiğinde çoğu zaman aklımıza sadece birkaç isim gelmektedir. Ali Fuat, Ali Fethi, Kazım Karabekir, Fevzi Paşa ve İsmet İnönü gibi isimleri sayarken, en az onlar kadar önemli olan Ali Çetinkaya’yı ne yazık ki çoğu zaman ikinci planda bırakıyoruz. Oysa ki Mustafa Kemal ile Ali Çetinkaya’nın dostlukları oldukça eskiye dayanır. Mustafa Kemal’in, çocukluk arkadaşları ve meslek hayatında yol arkadaşlığı yaptığı isimlerle bağlarını sürdürme konusundaki titizliğini biliyoruz. Ancak bu yakınlık herkes için geçerli değildir. Onun yanında olabilmek cesaret, akıl, pratik zekâ ve güç gerektirir. İşte Ali Çetinkaya da tüm bu özelliklere sahip, Mustafa Kemal’in yakın çevresindeki nadide isimlerden biridir. Bugün burada, sadece bir ismi değil; bir dönemin cesur, kararlı ve vatanperver bir neferini anıyoruz. Onun ve yol arkadaşlarının hatıraları bizlere yol göstermeye devam edecektir.” diye konuştu.
Ardından konuşma yapan Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, "Ali Çetinkaya ne yaptı?" diyerek şu şekilde konuştu:
"Müsaadenizle, bunu birkaç başlık altında açıklamak istiyorum: Ali Çetinkaya, Meclis’te görev aldıktan sonra oluşan birinci, ikinci ve üçüncü grup çalışmalarında her daim Mustafa Kemal’in yanında yer almıştır. Ne bir şüphe ne bir tereddüt… Canını feda edecek kadar bağlı bir Ali Çetinkaya’dan söz ediyoruz! Tuğba’nın da belirttiği gibi, Trablusgarp’tan başlayarak ömrünün sonuna kadar Mustafa Kemal ile omuz omuza mücadele etmiş; gücünü, cefasını ve vefasını göstermiş bir kahramandır. Ancak asıl önemi, Cumhuriyet’in ilanından sonra yaşanan süreçte ortaya çıkmıştır. O dönem, bizim “kaht-ı rical” diye tanımladığımız bir döneme denk gelir; yani yetişmiş devlet adamı sıkıntısı yaşanıyordu. Mustafa Kemal, fikirlerini anlayacak ve onunla aynı hedefe yürüyecek insanlara ihtiyaç duyuyordu. İşte Ali Çetinkaya, bu noktada ön plana çıkan ender isimlerden biridir. Peki, bu süreçteki rolü neydi? Birinci Meclis kuruldu. Görev: Lozan Anlaşması’nı onaylamak ve devrimlerin önünü açmak. Mustafa Kemal, zamanlama ve planlama konusunda bir ustaydı; fakat planların hayata geçmesi için dirayetli insanlara ihtiyaç vardı. Ali Çetinkaya, işte bu ihtiyaca cevap veren isim oldu. İkinci Meclis açıldığında, gündemde yeni bir anayasa vardı: 1924 Anayasası. Ali Çetinkaya, Anayasa Hazırlama Komisyonu’nda aktif görev aldı. Üstelik sadece anayasa çalışmalarıyla kalmadı; partinin teşkilatlanmasında da önemli roller üstlendi. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüşüm sürecinde, Ali Çetinkaya’nın organizasyon becerisi bir kez daha öne çıktı. Bir de isyanlar meselesi var… Cumhuriyet’in ilk yıllarında birçok sorunla karşılaşıldı:
Şeyh Said İsyanı, Tekke ve zaviyelerin kapatılması, Mustafa Kemal’e suikast girişimi, Milli Mücadele’de Mustafa Kemal’in yanında yer almış ancak sonradan yolları ayrılan bazı isimlerle yaşanan sıkıntılar da cabası… ve işte, Ali Çetinkaya’nın tarih sahnesine çıktığı en kritik noktalardan biri: İstiklâl Mahkemeleri! İstiklâl Mahkemeleri, yeni kurulan rejimin kararlılığını göstermek için olağanüstü yetkilerle kurulmuştu. Türkiye Cumhuriyeti çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı hedeflemişti ve bazı konularda taviz vermesi mümkün değildi. Bunların başında da laiklik geliyordu. Her ne kadar o dönemde laiklik tam anlamıyla uygulanmamış olsa da Ali Çetinkaya, İstiklâl Mahkemesi Başkanı olarak cesur kararlar alabilen bir liderdi. O mahkemelerde net bir duruş sergiledi. “Üç Aliler” olarak bildiğimiz Necip Ali, Kılıç Ali ve Ali Çetinkaya arasında eşitler arasında birinci olan isim, hiç şüphesiz Ali Çetinkaya’dır!
Ve daha fazlası var…
9 Şubat 1925’te yaşanan Halit Paşa olayı… Ali Çetinkaya ile Halit Paşa arasındaki gerilim… Bunlar da onun cesaretini ve kararlılığını gösteren önemli örneklerdir."
Ali Çetinkayanın torunu Anayasa Mahkemesi eski Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, yaptığı konuşmada Ali Çetinkaya'nın kişisel hayatını Ali Çetin Kaya’nın eşi Nefaret Hanım’dan dinlediği anekdotlarla onun özel hayatı ve kişiliğine dair bilgiler anlattı.
Paksüt, "Bir insanın yaptığı işler, eserleri ve başarıları, kişiliğinden bağımsız düşünülemez. Ali Çetin Kaya’yı unutulmaz yapan, sadece gerçekleştirdiği projeler değil, bunları hangi şartlarda ve zorluklar içinde başardığıdır. O dönemin kaynak kıtlığı ve iç ihanetlerine rağmen gösterdiği mücadele, onu büyük kılan unsurlardır.
Özellikle Ayvalık’ta başlattığı direniş, yalnızca dış düşmana karşı değil, içeride işgale direnilmemesi yönünde emir verenler ve Yunan işgaline destek veren bazı yerel unsurlara karşı da bir başkaldırı niteliğindeydi. İlk kurşunun Ayvalık’ta atılması, Ali Çetin Kaya’nın öncülüğünde gerçekleşti. Ayvalık’ta bir anıtla da bu olay ölümsüzleştirilmiştir.
Hasan Tahsin’in İzmir’de attığı ilk kurşun, bir kahramanlık ve protesto eylemiydi. Ancak Ali Çetin Kaya’nın Ayvalık’taki direnişi, tamamen planlı ve stratejik bir harekâttı. Sert mizacıyla bilinse de asla öfkesine kapılmayan, her adımı enine boyuna düşünen bir insandı. Ayvalık’a gitmeden önce, bölgenin istihbaratını toplayarak güvenilir kişileri belirlemiş ve stratejisini buna göre oluşturmuştu.
İzmir işgal edildikten sonra Ayvalık’ın da sıradaki hedef olduğunu öngörerek hazırlıklarını yapmıştı. İngiliz savaş gemisi komutanının davetlerini reddetmesi, esir düşme riskini öngördüğünün bir göstergesiydi. İlk Yunan saldırısını püskürttükten sonra ise İngiliz ve Yunan komutanlarıyla yaptığı görüşmelerde, Yunan işgalinin hukuksuz olduğunu açıkça belirtmiş ve onların bu saldırılarında haksız olduğunu vurgulamıştır.
Ali Çetin Kaya, hem askeri hem sivil direnişin öncüsü olarak tarihe geçmiştir. Onun mücadelesi, yalnızca o dönemin değil, bugün de vatan sevgisiyle dolu nesillere ilham kaynağı olmaktadır." Dedi. << Şeyda Yeşilçay, Elif Kelem