“Afyonkarahisar’ın depreme dayanıklılığı röntgen gibi incelenmeli”
İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, partisinde düzenlediği haftalık basın toplantısında yerel ve ulusal gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti İl Başkanı Mısırlıoğlu, Afyonkarahisar’ın deprem riskine karşı kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini belirterek, “Şehir adeta MR çeker gibi analiz edilmeli.” dedi.
“23 Nisan’ın kıymetini hep birlikte korumalıyız”
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın il genelinde büyük bir coşkuyla kutlandığını belirten Mısırlıoğlu, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de büyük bir coşkuyla kutladık. Şehir merkezimizden köylerimize, kasabalarımızdan ilçelerimize kadar her noktada bu özel gün heyecanla karşılandı. Bizler İYİ Parti Teşkilatı olarak, Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve Veysel Eroğlu Spor Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe katıldık. Etkinlikte, şehrimizin değerli okullarından öğrenciler folklor gösterileri sundular, şiir yarışmalarında dereceye giren çocuklarımız şiirler okuyarak 23 Nisan’ın anlam ve önemini en güzel şekilde yansıttılar. Sayın Valimiz, spor salonunun hemen yanında çocuklara yönelik bir etkinlik alanı oluşturdu ve oyun parkurları kuruldu. Çocukların mutluluğu için ikramlarda bulunuldu, onların neşesiyle bizler de sevindik. Sayın Valimize bu anlamlı katkısından dolayı huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ayrıca, bu güzel programın hazırlanmasında emeği geçen tüm öğretmenlerimize, öğrencilerimize ve velilerimize de şükranlarımı sunuyorum.
23 Nisan, yalnızca ülkemizde değil, dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır. Bu yönüyle ayrı bir öneme sahiptir. Bu kıymeti hep birlikte korumamız, yaşatmamız gerekiyor. Belediye Başkanımız Sayın Burcu Köksal da Zafer Meydanı’nda 23 Nisan’a özel bir etkinlik programı düzenledi. Sanatçılar çağrıldı, yarışmalar yapıldı, kortej yürüyüşü gerçekleştirildi. Bu etkinlik, çocuklarımızı ve ailelerini bir nebze olsun günlük hayatın sıkıntılarından uzaklaştırıp moral bulmalarını sağladı. Sayın Başkanımıza da teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
“Yenidoğan çetesi vicdanla bağdaşmaz”
Mısırlıoğlu, geçtiğimiz yıl kamuoyuna yansıyan “yenidoğan çetesi” olayına da değinerek şu ifadelere yer verdi:
“Bugün bayram, ama yüreğimizi burkan gerçekler de var. Ne yazık ki ülkemizin hemen sınırında, biraz ötesinde çocuklar öldürülüyor, yaşam hakları ellerinden alınıyor. Biz burada çocuklarımıza bayram armağan ederken, orada çocuklar yaşam mücadelesi veriyor. 105 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran irade, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte çocuklara verdiği önemi dünyaya ilan etti. O dönemde çağdaş medeniyetlerin dahi hayal bile edemediği bir anlayışla çocuklarımıza bir bayram armağan edildi. Bu vesileyle, Cumhuriyet’in kuruluşunda emeği geçen tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ancak bugün, geçtiğimiz yılın sonunda kamuoyuna yansıyan ve içimizi acıtan bir olay yaşandı: “Yenidoğan çetesi.” Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde olması gereken özel hastanelerde, para hırsıyla yeni doğmuş bebeklerimizin hayatı hiçe sayıldı. Bu sadece görünen kısmı olabilir; daha büyük bir sistemsel sorunla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Çocuklarımızı hayattan koparan bu anlayışı reddediyorum. Böyle bir suçu işleyen kişilerin insan olamayacağını düşünüyorum. Onların vicdanla, insanlıkla hiçbir bağları kalmamıştır. Bu olayın mağduru olan ailelerimize sabır diliyor, tüm kamuoyuna çağrıda bulunuyorum: Lütfen kimsenin çocuğuna yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, başka bir çocuğa yapanlara göz yummayın.
‘Benim çocuğuma dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ anlayışıyla hareket edemeyiz. Devletin ilgili birimlerinin bu suçların üzerine kararlılıkla gitmesi gerekiyor. İnsan hayatı parayla ölçülemez. Sadece birkaç kuruş daha kazanmak uğruna bir bebeğin canını alanlar, insanlıktan çıkmıştır. Bu suçlar, sadece çocuklara değil, insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Terör örgütlerinin ülkemizin birliğine kastetmesiyle, bu çetelerin bebekleri hayattan koparması arasında hiçbir fark yoktur. İkisi de insanlık suçudur.” ifadelerinde bulundu.
“Bu milletin evlatları üzerinden pazarlık yapmayın”
Siyasi sorumluluğun halkın verdiği emanet olduğunu kaydeden Mısırlıoğlu, “Şehrimizde ve tüm yurtta son dönemde yaşanan gelişmeleri kaygıyla takip ediyoruz. Bu milletin bir ferdi olarak, herkesin kendine şu soruyu sorması gerekiyor: Bu ülke ve bu millet için evladını şehit vermiş bir annenin, bir babanın acısını yüreğinizde hissedebiliyor musunuz? Gidip o ailelere sordunuz mu, affediyorlar mı, yapılanları sineye çekiyorlar mı? O acıyı, o pisliği kim temizleyecek? Ben buradan, Türk siyasetinde görev yapan tüm siyasilere sesleniyorum. Bu sözlerim, partisi fark etmeksizin herkesedir. Sayın genel başkanlarımızdan Cumhurbaşkanımıza kadar, bu ülkeyi yöneten ve sorumluluk taşıyan herkese… Sizler, bu milletin helal oylarıyla göreve geldiniz. O kürsülerde, milletin hakkını, hukukunu koruyacağınıza dair namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ettiniz. Öyleyse bu milleti, bu milletin evlatlarını hiçbir pazarlığın konusu yapamazsınız! Hiçbirinizin böyle bir hakkı yoktur! Biz sizlere, o sandıklarda emanet verdik. Oylarımızla sizlere sorumluluk yükledik. Beş yıllığına verdiğimiz bu emanete ihanet ederseniz, biz de hesabını sorarız. Kusura bakmayın! “Yaşam hakkıymış, koşullar uygun değilmiş, şartlar olgunlaşmamış…” Bunların hiçbirini kabul etmiyoruz! Biz bu bahaneleri reddediyoruz!
Türk milletine ihaneti asla kabul etmiyoruz! Bu milletin adıyla, bu milletin gücüyle kimse hesap yapamaz! Bu halkın geleceği üzerinden kimse plan kuramaz! Buradan bir kez daha net bir şekilde ifade ediyorum: Hiç kimse bu milletin hassasiyetlerini, dinini, inancını, değerlerini pazarlık konusu haline getiremez. Buna ne biz müsaade ederiz ne de bu milletin vicdanı!” şeklinde konuştu.
“Anayasayı kimin için değiştirmek istiyorsunuz?”
Gündemdeki anayasa değişikliği tartışmalarına değinen Mısırlıoğlu, “Anayasa değişikliği gündemde hangi anayasadan söz ediyorsunuz? Mevcut anayasa zaten delik deşik edildi. Her madde kendi çıkarınıza göre esnetildi, çarpıtıldı. Şimdi neyin değişikliğini istiyorsunuz? Neden rahatsızsınız mevcut anayasadan? Ne yapmak istiyorsunuz? Ülkenin ekonomisi ortada! Gece yarısı kararlarıyla ülke yönetilmez. İstikrarsız politikalarla, tutarsız açıklamalarla milletin güvenini yitirdiniz. Dünya devletleriyle aramızda saygınlık mesafesi kalmadı. Siz yönettiğinizi sanıyorsunuz ama yönetemiyorsunuz! Cumhuriyetimiz 105 yıllık bir çınardır. Bu çınarı kesmeye, gövdesini parçalamaya kimsenin gücü yetmez. Anayasa değiştirerek bu milletin sorunlarını çözeceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz! Bu değişiklikleri kim için yapıyorsunuz? Kim adına karar veriyorsunuz? Buradan bir kez daha milletin vekillerine sesleniyorum: Kendinize gelin! Bu halk sizi iyi hatırlamak istiyor. Yarın hepimiz bir gün bu topraklara, doğduğumuz memleketlere gömüleceğiz. Mezar taşınıza “Nasıl bilirsiniz?” diye soracaklar. Biz, sizin için “iyi bilirdik” demek istiyoruz. Ama bu gidişle, milletin vicdanında yer bulamayacaksınız. Dinî ve millî değerlerimiz üzerinden pazarlık yapmayın. Milletin sabrını daha fazla zorlamayın!” ifadelerimde bulundu.
“Deprem gerçeğini sadece felaket anlarında hatırlıyoruz”
İstanbul’da yaşanan deprem sonrası iletişim sorunlarını gündeme taşıyan Mısırlıoğlu, GSM şirketlerini ve yetkili kurumları eleştirdi. Mısırlıoğlu, “Dün İstanbul’da ciddi bir korkuya neden olan bir deprem yaşandı. Depremin büyüklüğü 6.2 olarak açıklandı. Yer bilimciler, denizin altında 8’in üzerinde bir sarsıntı meydana geldiğini söylüyor. Türkiye bir deprem ülkesi; bunu hepimiz biliyoruz. Ancak ne acıdır ki bu gerçeği sadece felaket anlarında hatırlıyoruz. Siyasetçiler olarak depremleri sık sık konuşuyoruz, günlerce ekranlarda tartışıyoruz, birbirimizi eleştiriyoruz. Fakat iş uygulamaya geldiğinde, ortada kimse kalmıyor! Dün deprem anında milyonlarca İstanbullu sokaklara döküldü. Telefon hatları çöktü. İletişim tamamen koptu. 25 milyonluk şehirde insanlar birbirine ulaşamadı. Aynı apartmanda oturan bir birey, komşusuna saatlerce ulaşamadı. Gördük ki GSM şirketlerinin altyapısı bu yükü kaldırmıyor. Bu şirketler vatandaşın cebinden milyonlarca lira alıyor ama karşılığında sağlıklı bir iletişim hizmeti sunamıyorlar. Ben şahsen Afyonkarahisar’daki il binamızda bir odadan öbür odaya geçerken telefonun çekmediğini biliyorum. Sürekli şikayet ediyoruz ama sonuç yok. Peki bu şirketleri kim denetliyor? Kim bunlara göz yumuyor?
Eğer siyasetçiler bu GSM şirketlerinin daha fazla kazanç sağlaması için altyapı sorunlarına göz yumuyorsa, bu çok büyük bir vebaldir! Kimsenin bu sorumluluğu üstlenmemesi kabul edilemez Kahramanmaraş depremlerinde de aynı sorunu yaşadık. Aynı evin içinde bir odada çocuk enkaz altında kalırken, diğer odada anne hayattaydı ama kimse kimseye ulaşamadı. Böyle sistem olur mu? Milletin parasıyla hizmet vermesi gereken şirketler altyapı yatırımlarını eksik yapıyor. Devlet bu şirketleri denetlemeli, cezasını kesmelidir.
Bu sabah ulaştırma bakanının basına yansıyan açıklamalarını dinledim. Bugün GSM şirketleriyle toplantı yapılacağı duyurulmuş. Sayın Bakan, bu toplantı dün yapılmalıydı! İstanbullular depremi yaşarken, siz hâlâ toplanma kararı alıyorsunuz. Bu halk artık “günaydın” demenizi kaldıramıyor.” dedi
“Afyonkarahisar’ın deprem raporu çıkarılmalı”
Afyonkarahisar’ın da deprem riski taşıdığına dikkat çeken Mısırlıoğlu, yerel yönetimlere çağrıda bulundu. Mısırlıoğlu, “Sayın Bakan, İstanbul’da 1.5 milyon konutun hasarlı ve kullanılamaz durumda olduğu söyleniyor. Peki ne yapılıyor? İstanbul’un çevresinde yeni şantiyeler kuruluyor. Peki bu şantiyeler kimin için? Arap sermayesi mi, kara para mı, mafya parası mı? İstanbul’un göbeğine deniz dolgulu alan açmaya çalışıyorsunuz. Bu millet size İstanbul’u emanet etti, siz ranta teslim ediyorsunuz. Eğer gerçekten İstanbul’u depreme hazırlamak isteseydiniz, o 1.5 milyon konutun kentsel dönüşümüne bugüne kadar çoktan başlamış olurdunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile kavga etmeyi bırakıp, halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmeye odaklanmalıydınız. Buradan İstanbullu kardeşlerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu yaşanan felaketin bir kez daha bizlere ders olması gerektiğini hatırlatıyorum. Aynı şekilde Afyonkarahisar da bir deprem bölgesi. Bu konuyu daha önce gündeme getirdim. AFAD, Valilik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Afyonkarahisar Belediyesi ve ilçe belediyeleri bir araya gelmeli, Afyon’un adeta bir MR’ı çekilerek mevcut durumu tespit edilmelidir. Afyon’daki basın mensubu kardeşlerime de sesleniyorum: Oturduğunuz mahalledeki acil toplanma alanlarının farkında mısınız? Mahallenizde bir afet olsa, nereye gideceğinizi biliyor musunuz? Biz vatandaşın cebinden para alan, ama sorumluluğunu yerine getirmeyen tüm kurum ve kuruluşlara karşı sesimizi yükseltmek zorundayız. Devlet gereğini yapmalı, vatandaş ise hakkını aramalıdır.” dedi >>Elif Kelem- Şeyda Yeşilçay
ELİF KELEM