Dünya tek devlet olsaydı başşehri İstanbul olurdu diyerek açıklamalarına başlayan Eroğlu: “İstanbul, Dünyanın incisi şehrimizdir. Dünya tek devlet olsa başşehri İstanbul olurdu. Güzide şehrimiz 1950 sonrası taşı toprağı altın denilerek büyük göçler almış ancak merkezi yönetimler ve diğer mahalli idareler nüfus artışına uygun olarak çevre alt yapısı ve suyla alakalı yatırımları yapmadıkları için halk büyük sıkıntılar yaşamıştır”dedi.
İstanbul’un belli başlı sorunlarını ifade eden Milletvekili Eroğlu: “Susuzluk, hava kirlenmesi, Haliç’in kirlenmesi, çöp dağları İstanbul’un kangren haline gelmiş mes’eleleridir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olmadan önceki dönemi yaşayan aziz İstanbullular bu meseleleri acı bir hatıra olarak zihinlerinde taşımaktadır. Yaşanılanları gençlere anlatmak fevkalade zordur. Bugün İstanbul’un ve İstanbullular’ın yaşadığı, 28 yıl öncesinin İstanbul’unu hatırlatmaktadır. 1994 öncesi İstanbul’u yönetemeyen zihniyet nasıl ki o zaman şehri susuz bırakmışsa bugün de aradan 3,5 yıl geçmesine rağmen şehre bir litre dahi su getirmeyi becerememiştir. Bu beceriksizliklerini de örtbas etmek için sürekli olarak İstanbul’a yaptığımız muazzam içme suyu ve altyapı yatırımlarına çamur atıyorlar. Malum zihniyetin başarısızlığını daha iyi anlamak için 1994 öncesine kısaca göz atmakta fayda görüyorum”dedi.
“İSTANBUL’UN SU SORUNUNU GEÇMİŞLE DEĞERLENDİRMEK GEREKİYOR”
1994 öncesi İstanbul’a çevre faciası yaşatıldığını ifade eden Eroğlu: “Bilhassa 1994 Öncesi İstanbul’a Çevre Faciası Yaşattılar. İstanbul’un su mes’elesini günümüz esasında değil, geçmişle birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Büyükşehir Belediye Başkanı olmadan yani 1994 yılı öncesinde şehri çevreleyen çöp dağları ve açıktan akan lağım dereleri yüzünden İstanbul kirlilikten geçilemiyordu. En kalabalık caddelerde bile çöp dağları oluşmuştu. Haliç adeta bir lağım çukuruydu. Hiçbir canlı yaşamıyordu. İstanbul; Susuzluk, Kanalizasyon sularının doğrudan sokaklardan ve derelerden akması, Çöp dağları ve Haliç’in lağıma dönmüş durumu yüzünden yaşanamaz bir şehir haline gelmişti. İstanbul’u çevre felaketiyle yaşanamaz bir hale getiren malum zihniyet yüzünden, yabancı ülkeler İstanbul’da bulunan Konsoloslarına çevre tazminatı adı altında ödeme yapıyorlardı. Gazeteler, şehrin kirli havası ve pis kokusu sebebiyle promosyon olarak gaz maskesi dağıtıyorlardı”dedi. >>Sefa Nakilcioğlu